Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hacer Kara

Hacer Kara
@Ofly
Kendine rastlamadan ölenler, kimin hayatını yaşamış ve kendileri değilseler kim olarak ölmüşlerdir?
İstanbul
İstanbul, 29 Kasım
531 okur puanı
Temmuz 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
psikanaliz insanları göründükleri gibi değil oldukları gibi kabul etmemizi gerektirir. İnsanların çoğu olmadıkları kişi olmak istediklerinden ve bu yüzden de önlerinde dolaşan bilinçli ya da bilinçdışı ideallerle özdeşleştirdiklerinden, birey baştan itibaren toplumun telkiniyle, kendisini olduğundan farklı hissettiği gerçeğinden başka bir şey görmez olur. Tuhaf ama bu kural herkes için geçerlidir, bir tek uygulandığı kişi hariç.
Reklam
Şunun tekrar tekrar vurgulanması gerekir ki, pratik ve teorik psikanaliz anlayışı analitik kendilik-bilgisinin bir işlevidir. Kendini tanımanın olmadığı yerde psikanaliz yeşeremez. Ancak insanlar kendilerini tanıdıklarını düşündükleri zaman da bu bir paradoks oluşturur. Herkes kendinden oldukça emin bir şekilde kendini tanıdığını söyler. Fakat bu kesinlikle doğru olmayıp kendine duyduğu saygıdan ayrı düşünülemeyen çocuksu bir yanılsamadır.
Freud rüya- düşüncesini oluşturan arzuların kesinlikle kişinin kendi kendine açıkça itiraf edebileceği dilekler değil, rahatsız edici niteliklerinden dolayı bastırılmış istekler olduğunu söylemektedir; bu arzular uyanık durumdayken bilinçli düşüncenin dışında tutuldukları için dolaylı olarak rüyalarda su yüzüne çıkmaktadır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Özetlersek, Freud'un şimdiki histeri anlayışını şöyle ifade edebiliriz: a. Şu ya da bu şekilde bir sapma gösteren erken gelişmiş bazı cinsel faaliyetler bünyesel temelde gelişme gösterir. b. Bu faaliyetler başlangıçta gerçek histeri semptomlarına yol açmaz. c. (Fiziki olgunluktan önce psikolojik düzlemde başlayan) Ergenlik döneminde fanteziler çocuksu cinsel faaliyetlerin kümeleştiği yönde eğilim gösterir. d. Bedenden (tesirden) kaynaklanan nedenlerle kümeleşen fanteziler bilincin diğer içerikleriyle bağdaşmayan ve dolayısıyla utanma ve iğrenme yoluyla bastırılan düşünce komplekslerinin oluşmasına yol açar. e. Bu bastırma libidonun bir sevgi-nesnesine aktarımını beraberinde getirir, böylelikle şiddetli duygusal çatışmaya yol açar ve bu da fiili hastalığın ortaya çıkmasına ortam hazırlar. f. Hastalık semptomlarının altında libidonun bastırmayla mücadelesi yatmaktadır; dolayısıyla semptomlar anormal cinsel faaliyetten başka bir şeyi temsil etmez.
Üzerinde durulacak ilk şey Freud'un cinsellik anlayışının olağanüstü genişliğidir. Bu kavram yalnızca normal cinselliği değil bütün bozuklukları da kapsamakta ve psikoseksüel sapmalar alanına kadar uzanmaktadır. Freud'un cinsellik anlayışından yalnızca cinsel içgüdü anlaşılmamalıdır." "Libido sexualis"ten ödünç alınan bu kavram her şeyden önce psişik yaşamın iradi cinsel bileşenlerini, sonra tutku ya da arzuyu ifade etmektedir. Freud'un anladığı şekliyle çocukluk cinselliği, libido uygulaması ya da "yatırımı" için bir olasılıklar demetidir. Bu aşamada normal bir cinsel hedef yoktur, çünkü cinsel organlar henüz tam olarak gelişmemiştir. Ancak psişik mekanizmalar oluşum halindedir. Libido bütün olası cinsel faaliyet biçimleri ve aynı zamanda sapmalar -yani sabit hale geldiklerinde gerçek sapkınlığa dönüşen cinselliğin her biçimi- arasında dağılmıştır. Çocuğun aşamalı bir şekilde gelişimi sapkın eğilimlerin libidinal yatırımını yavaş yavaş ortadan kaldırır ve normal cinselliğin gelişimi üstünde yoğunlaşır. Bu süreçte serbest kalan yatırımlar yüceltmelerde yani yüksek zihinsel işlevlerde itici güç olarak kullanılır. Normal birey ergenlik döneminde ya da ondan sonra nesnel bir cinsel hedef bulur ve bununla beraber cinsel gelişimi de sona erer.
Reklam
Travmatik tesirin kendini normal bir şekilde boşaltamayarak tutulmasının nedeni, içeriğinin kişiliğin geri kalanıyla bağdaşmadığı için bastırılmak zorunda kalmasıdır.
Freudcu histeri kuramı
Tesirlerin yarattığı uyarım bir dizi somatik innervasyona dönüştürülür ve böylece kendini tüketerek "sinir merkezlerinin tonusunu" onarır. Bu yolla tesir "boşalır". Histeride durum farklıdır. Burada travmatik deneyimi Oppenheim'ın ifadesiyle söyleyecek olursak- "anormal bir duygusal tepki dışavurumu" izler." Beyin içinde olan uyarım doğrudan, doğal bir şekilde boşaltılmak yerine, ya yeni ya da eskilerin yeniden şiddetlenmiş hali olan patolojik semptomlar üretir. Uyarım yazarların "uyarım dalgasının dönüşümü" adını verdiği anormal innervasyonlara dönüştürülür. Tesir normal bir şekilde ifade edilmez, uygun innervasyonlarda normal bir çıkış yolu bulamaz; boşaltılamaz ve "engellenir". Dolayısıyla sonuçta ortaya çıkan histerik semptomlar tutulmanın dışavurumları olarak görülebilir.
Erdemli bir insan, kötülerin gerçek yaşamda yaptıklarını, rüyasında görmekle yetinir.
Sayfa 627Kitabı okudu
Bilinçdışı ruhsal gerçekliğin bizzat kendisidir. Bilinçdışının iç doğası bize dış dünyanın gerçeklikleri kadar yabancıdır. Dış dünyayı duyu organlarımızla nasıl bütünüyle algılayamıyorsak, bilinçdışını da bilincin verileriyle tam olarak algılayamayız.
Sayfa 620Kitabı okudu
Gökyüzü tanrılarını ikna edemesem de yeraltı tanrılarını harekete geçireceğim.
Sayfa 617Kitabı okudu
Reklam
Bilinçdışının baskılanmasının gerekçesi şudur: Bilinçdışında, kendi haline bırakıldığında bir haz duygusu yaratacak düşünce süreçleri, baskıya uğradığında hazsızlığa, hoşnutsuzluğa dönüşür. Bastırmanın amacı ve başarısı, bu hoşnutsuzluk duygusunu engellemektir. Bastırma, bilinçdışındaki düşüncelere kadar yayılır çünkü hoşnutsuzluğun bilinçdışındaki düşüncelerden kaynaklanıyor olması mümkün. Bu durumun altında duyguların oluşumuyla ilgili özgün bir kabul yatıyor: Duyguların oluşum süreci motorik ve salgısal bir işlev olarak görülür ve bunu sağlayan, bilinçdışı düşüncelerdeki sinirsel uyarım anahtarıdır. Ön bilincin etkisi altına giren bu düşünceler, tabiri caizse boğulur, duygu oluşturacak dürtüler engellenir. O halde ön bilincin istilası sona erdiğinde, bilinçdışı uyarımların ancak ve ancak -daha önce gerçekleşmiş bastırma sonucu-hoşnutsuzluk, korku gibi duyguları ortaya çıkarması tehlikesi baş gösterir.
Sayfa 593Kitabı okudu
Rüya, bilinçdışının serbest kalan uyarımını tekrar ön bilincin hâkimiyetine sokma görevini üstlenir: Bilinçdışının uyarımını boşaltır, onun için sübap vazifesi görür ve küçük bir uyanık etkinlik karşılığında ön bilincin uyumasını garantiler. Böylece tıpkı diğer benzer psikolojik oluşumlardaki gibi bir uzlaşma sağlar: Bu uzlaşma her iki isteme de hizmet eder ve -birbirleriyle uyumlu oldukları takdirde- her iki arzuyu da giderir.
Sayfa 591Kitabı okudu
"Rüya zihin dünyasını meşgul eden düşünceleri bütün yönleriyle ele alır, arzu giderilmesinin sekteye uğraması tehlikesi baş gösterdiğinde, bir rüya imgesini devre dışı bırakır, zihinsel dünyanın iki merciini uzlaştıracak ve tatmin edecek bir arzu giderilmesi oluşana kadar başka bir çözüm yolu arar."
Sayfa 585Kitabı okudu
Uyku durumu iç ruhsal sansürü azaltarak rüyanın oluşumunu mümkün kılar.
Sayfa 543Kitabı okudu
Tamamen keyfi olarak aklıma bir sayı getirmeye çalışıyorum diyelim. Bu mümkün değil. Aklıma gelen sayının, şu anda benim için öncelikli olmaması muhtemel düşüncelerim tarafından belirlenmiş olduğu kesindir. Rüyanın uyanmak üzereyken geçirdiği değişimler de kesinlikle keyfi değil. Bu değişimler yerini aldıkları içerikle çağrışımsal bir ilişki içindedir ve bize -bir başka içeriğin yerini almış da olabilecek-bu içeriğe giden yolu gösterir.
Sayfa 532Kitabı okudu
2.359 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.