Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeynel Erbay

Zeynel Erbay
@Ogretmenbey09
Sınıf Öğretmeni
Aydın
19 okur puanı
Temmuz 2019 tarihinde katıldı
Kendi gerçekliğim için bir dil bulamıyorum
Sayfa 74
Reklam
Ben onların Stiller'i değilim. Benden ne istiyor bunlar? Ben mutsuz, değersiz, önemsiz bir insanım, geride bıraktığım bir hayat yok, hiçbir hayat yok. Ne diye uydurma şeyler anlatıyorum?
Sayfa 43
aşk sona erdikten sonra kalanlarla ve maziyle uğraşabilirim.
Sayfa 14

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
... ne utanıyorsun kan döktüm diye. Şu dünyadaki insanların ya elleri kandadır ya da başkasının cinayetine susmuştur. Bundan kaçış yok.
Sayfa 98
Sadece kötü bir şey olduğununda, o da ortak tanışlar vasıtasıyla birbirinden haber alan iki insan kadar uzaklaştık.
Sayfa 69
Reklam
Fotoğraf dediğiniz yerini yurdunu bilmeli, öyle değil mi?
Sayfa 19
Bizim oraya oynatmaya ayı getirirlermiş eskiden. Bir keresinde tam mutfak penceresine önündeyim, izliyorum. Başında çocuklar toplanmıştı. Çığlık çığlığa. Ayının burnunda halka, ucunda da ip vardı. Acımıştım hayvana. Ağlamıştım. Yıllar sonra anneme anlattım. Olamaz, dedi. Bebektin iki yaşında bile değildin. Demek ki anlatmışlar bana. Bugün kendimde vicdan diye bildiğim ilk anı, kurguymuş.
Sayfa 32
Sen geçmişini yiyerek yaşayan bir canavarsın. Gittikçe genişliyor, genişliyorsun.
Sayfa 10
(bu kitaptan ilk kez ben alıntı paylaşıyorum.) Ne yaparsan yap olmuyor, çölden çıkamıyorsun. Bir seraba dönüşüyor dokundukların. Tüm çaban sadece boşlukları yamayıp duruyor, ta ki ilk rüzgara kadar.
Sayfa 9
Benim savım, kişiliğin özünde daima bir tutarsızlık bulunduğu. Düğümü atan, iki çelişkili yanını bir arada tutan bir aykırılık.
Reklam
Hatırlanmayan insan esmerdir. İnsan hatırlandıkça esmerleşir, kararır. Herkes biraz esmerdir. Gökhan Yılmaz
Madenci'nin kederini kendi kederiymiş gibi hissederek rakısını sonunu içti. Kalktı, hesabını ödedi. Az bir şey tuttu, kendini suçlu hissetmesine yol açacak kadar yüksek değil. Yemek yemezsem pek bir şey tutmuyor zaten. İhtiyar garsona eyvallah der gibi bir işaret yaptı. Tam çıkarken, Muhsin abi seslendi. "Mürşit!" Dönüp baktı. "Yalnız başına içme oğlum." " Niye abi?" "Yalnız içmek yaramaz adama."
Sayfa 221
Fakat Abdullah, aşkı o kadar idealleştirmişti ki, realitedeki manzarasına artık tahammül edemiyordu.
Sayfa 37
Sadece kendimize ait zannettiğimiz en karanlık kâbuslarımız bile birilerinin gerçeğinde var oluyordu.
Sayfa 88
Generalin( General Harbord) bazı garip soruları ile de karşılaştım söz gelişi: Millet, tasarlanıp yapılabilecek her türlü girişim ve fedakârlığa başvurduktan sonra, da başarı sağlanamazsa ne yapacaksın? gibi. Yanlış hatırlamıyorsam, verdiğim cevap da demiştim ki: Bir millet varlığını ve istiklâlini kurtarabilmek için düşünebilen her türlü teşebbüs ve fedakârlığı yaptıktan sonra başarıya ulaşır. Ya başaramazsa demek, o milletin ölmüş olduğu hükmüne varmak demektir. Öyle ise, millet yaşadıkça ve fedakârca teşebbüslerine devam ettikçe başarısızlık da söz konusu olamaz.
Sayfa 126
116 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.