Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Öktem bey

Öktem bey
@Oktembey
“Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”
...hürriyet Türkün hayatıdır... ..Artık Türkiye’de Her Türk hür doğar, hür yaşar
Reklam
Düşman devletler, İstanbul'u ve Adana, Urfa, Maraş, Antep, Antalya, Konya, Samsun, Merzifon gibi ülkenin önemli parçalarını ordularıyla işgal ettiler. Yunanlılar da müttefiklerin özendirmesiyle İzmir’e çıktılar. Yunanlılar, bu işgal sırasında pek çok kötülük yaptılar. Buna rağmen padişah ve hükümeti, Yunanlılara karşı konulmamasını millete emrediyordu.
1877 Kanunu Esasisiyle Padişahın, kamuoyunu aldatmak için ilan ve kabulüne zorunlu olduğu meşrutiyet ise, bir yıl sonra kaldırılmıştır. Bundan sonra, otuz sene padişahlığın zalim pençeleri milleti daha kuvvetli olarak, sarmıştır. Bu koyu baskı ve işkence döneminde millet, kasten, çevresini ve kendini görmeyecek kadar yoğun bir karanlık içinde tutulmuştur. Bu dönemin, ülkeye yaptığı kötülükler saymakla bitmez. Padişah, yalnız taç ve tahtını ve şahsını koruma araçlarını kuvvetlendirmekten başka bir şey yapamamıştır. Millet, ülke tamamen ihmal edilmiştir. Oysa bu süre içerisinde, bizden ayrılarak bağımsız hükümetler kuran komşu milletler durmadan çalışmışlar ve kuvvetlenmişlerdir. Sürekli ilerleyen medeni dünya yanında ise Türk milleti, zorla ve ezilerek aşağı bir derecede tutulmuştur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Milli egemenlik öyle bir nurdur ki onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, tacidarlar yek olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş kurumların her tarafta yıkılması kaçınılmazdır. (1924) Gazi Mustafa Kemal
Bilmeli ki, milli benliğini bilmeyen milletler, başka milletlerin avıdır. (1923) Gazi Mustafa Kemal
Reklam
Öktem bey
Bir kitabı okumaya başladı
Medeni Bilgiler
Medeni BilgilerMustafa Kemal Atatürk
9.5/10 · 745 okunma
504 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Türk İslam Edebiyatı
Türk İslam Edebiyatıİbrahim Şener
7.5/10 · 34 okunma
El çekdim ey vefasız vaslın temettu'undan Rúyıña bâri bende tâb-ı nigah olaydı "Ey vefasız! Sana kavuşmamın sağlayacağı faydalardan vazgeçtim (ama), keşke bende senin yüzüne bakma gücü olsaydı (olabilseydi)."
Osman Nevres - Olaydı
Evvel senin elinden şekvâya ben giderdim Alemde âşıkâna bir dâd-hâh olaydı "Bu dünyada âşıklar için adalet isteyen (adalet dağıtan) bir yer bulunsaydı, buraya giderek, senin elinden (yaptıklarından ötürü) şikayetçi olan ilk kişi ben olurdum"
Anadolu Selçuklu Devleti'nin sona ermesinden sonra kurulan Beylikler döneminde Türk edebiyatı birden bire gelişmeye başlamıştır. Beylerin çoğu Arapça ve Farsça bilmediklerinden dolayı Türkçe eserlerin yazılmasını teşvik etmişlerdir. Ayrıca Karamanoğlu Mehmed Bey, Konya'yı aldıktan sonra Türkçeyi resmi dil ilan etmiştir (1278). Bu nedenle de Anadolu'da Arapça ve Farsça eski önemini kaybetmiştir.
Reklam
Kelin kız sevinçi küden tünleri Kür alp er küvençi çeriğ künleri Küvez alp sekirtip çeriğ sürse bat Laçin kuş kovar teg töker kanları "Gelin kız sevinci, zifaf gecesi; Alpların övüncü, savaş günleri; Alplar segirtip ordu sürer hızla; Şahin, kuş kovarca dökerler kanları"
İslâm'ı kabul eden Türkler'in İslâm medeniyet ve kültürüne girmesinde, Araplardan ziyâde İranlıların etkisi daha çok olmuştur. Bir başka deyişle, Islam medeniyet ve kültürü, dünya görüşü ve bunların mahsûlü olan ortak İslâm Edebiyatının iç ve dış yapısını oluşturan öge ve unsurlar İranlıların aracılığıyla Türk Edebiyatı'na girmiştir. Çünkü Türkler, Araplarla değil, İranlılarla komşu ve iç-içedir. Öyle ki, Türklerin kabul ettiği bu yeni dinin, ibadetle ilgili önemli terimlerinden bir kısmı Türk Dili'ne Arapça'dan değil, Farsça'dan girmiştir. Arapça "salať" yerine Farsça "namâz”, “vudu" yerine "abdest", "savm" yerine "oruç (rûze)" ve Türk İslâm Edebiyatının, özellikle, ilk dönem Metinlerinde tesadüf ettiğimiz "ferişteh (melek)" tamâmiyle Farsça'dan dilimize geçmiş kelimelerdir
Türkler, İslâm'ı başlangıçta hemen benimsemiş değildirler. Ancak, zorla, ateş ve kan akıtılması yoluyla da İslâm'ın Türkler tarafından kabul edildiğini söylemek de mümkün değildir.
Türkler, İslam'ı kabul ettikten sonra da Şamanizm'in özelliklerini, gelenek ve göreneklerini devam ettirmişler, hatta kendileriyle birlikte Anadolu'ya taşımışlardır.
Öktem bey tekrar paylaştı.
“Nerede Türk’ten bir eser varsa, orası Turan’dır.”
Sayfa 63
1.455 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.