”Okumadan geçemediğim için okuyorum, sıkılsam da okuyorum. Düşünmek için okuyorum, hayran olmak için okuyorum, eğlenmek için okuyorum. Okuyup yoruluyorum. Dinlenmek için de gene okuyorum.”
Sayfa sayısına rağmen gayet hızlı okunan, içinde birbirinden anlamlı mesajlar taşıyan çok ama çok güzel bir kitaptı. Anadolu’nun bir kazasında doktorluk yapan Sabri bey ve orada oluşan çevresi, iyi bir adam olarak tanınması, müftünün muvakkithanesinde yaptığı konuşmalar, cumhuriyetin ilk yıllarında halkın yaşayışı ve korkusu, ikinci partiye geçiş gibi konuları içeren ilk bölümden sonra ikinci bölümde İstanbul dönemi başlıyor. Yıllardır memleketi olarak gördüğü, özlemini çektiği İstanbul mu yoksa geldiği Anadolu mu memleketidir sorgulamasını yaşatan, başında kavak yelleri esen ve kırmızı oda tecrübesi ile bir dönüşüm yaşayan Doktor Sabri vefayı da bir kez daha öğreniyor. Sosyolojik ve psikolojik tahlille bolca bulunduran bu güzel kitabın okunması gerekli bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Dünyada rahat yaşamak için, aptal olmalı. Bunu bileydim, daha ilk gençliğimde aptallar arasına katılır da şimdi akıllı olurdum. Halbuki pek erkenden akıllı geçinmek istediğim için, şimdi işte koca bir ahmak oldum çıktım