Hak ediyorum her milimini bu dik gülüşün
Ayna elimde, durur yara izi, içim üşütür
Yine düşsem yine yenilsem sil baştan
Ne mümkün yıkılmak, yine doğruldum bak
Aslında hiç fark etmemiştim insanlığımı yitirirken. İnsanı var eden veya oluşturan etkenler duyguları mı yoksa mantığı mıydı? Elbette bu sorunun cevabı herkesin kendi hayat hikayesi, yaşam tarzına göre değişkenlik gösterecektir. Yaşam bulguları, emaresi gösteren her varlık biyolojik olarak canlı olsa dahi bazılarımız için bu durum böyle değil. İnsanlığını yitirmiş durumda. Bir insan nasıl insanlığını yitirebilir ki? Çok acımasız ama gerçek bir soru.
Hayat çok acımasız. Bir defa insanın düştüğünü fark etmesin. Önce bir semer vuruyor. Sonra o semerin üstüne dert, tasa, keder, haksızlık ve aklına gelebilecek bütün olumsuzlukları yüklüyor. Peki ya sonra? Sonra ise herkes yavaş yavaş insanlığını kaybediyor. Duygusuz ve anlayışsız bir insan oluyor. Evet evet insan oluyor ama nasıl bir insan? Asıl soru bu zaten. İnsanlığını yitirmiş ve bir daha asla insanlığını bulamayan toplum boy gösteriyor. Bu toplum oldukça tehlikeli aynı zamanda nesillerden nesillere acımasızca hızlı bir şekilde ve her geçen gün daha da kötü gen aktarımı gerçekleşiyor.
Yazının Devamını Okumak İçin linke tıklamanız yeterli...
lavinyadergisi.com/product/details...