Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özgür

"Her şey boş," der Kral Süleyman, "bomboş, bomboş! Ne kazancı var insanın güneşin altında harcadığı onca emekten?
Reklam
Dünya sonsuz ve anlaşılmaz bir şeydir. İnsan yaşamı, bu akıl ermez "bütünün" akıl sır ermez bir parçasıdır.
- Hayatımın anlamı ne? - Hiçbir şey. Ya da: - Yaşayacağım da ne olacak? - Hiçbir şey. Ya da: - Var olan her şey neden var ve ben neden varım? - Var olduğu için var.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Hayatımın, ileride kaçınılmaz şekilde beni bekleyen ölümle yok olmayacak bir anlamı var mı?"
Bana ne kadar "Hayatın anlamını anlayamazsın, düşünme, yaşamana bak," dersen de bunu yapamıyorum, çünkü bu benim daha önce çok uzun zaman yaptığım bir şey. Koşturup duran ve beni ölüme götüren gündüzü ve geceyi görmezlik edemiyorum artık. Bir tek bunu görüyorum, çünkü tek gerçek bu. Geri kalan her şey yalan.
Reklam
İnsanlardan tiksindim, kendimden hem tiksindim hem de bu dinin bir aldatmaca olduğunu anladım.
Yaptığım işler her ne olursa olsun hepsi unutulacak, er ya da geç ben de olmayacağım. Öyleyse bu kadar çaba harcamak, didinmek niye? İnsan bunu nasıl göremez ve yaşamaya devam edebilir, şaşırtıcı olan da bu işte! İnsan ancak yaşam sarhoşuyken yaşayabilir; ama ayılınca bütün bunların sadece ve sadece bir aldatmaca, hem de aptalca bir aldatmaca olduğunu görmezlik edemez! Tam öyledir işte, hatta komik ve nükteli bir şey de yok bunda, düpedüz acımasız ve aptalcadır.
Hayat beni bezdirmişti, karşı konulmaz bir güç, hayattan yakamı kurtarmaya doğru çekiyordu beni.
"İyi tamam, Gogol'den, Puşkin'den, Shakespeare'den, Moliere'den, dünyadaki bütün yazarlardan daha ünlü olacaksın da ne olacak yani!.." Ve hiç ama hiçbir yanıt veremiyordum.
"Rien ne forme un jeune homme comme une liaison avec une femme comrne il faut." Genç bir erkeği hiçbir şey düzgün bir kadınla ilişkisi kadar şekillendirmez.
Reklam
İyi insan olmayı bütün kalbimle istiyordum; ama gençtim, tutkularım vardı, iyiyi aradığım o günlerde yalnızdım, yapayalnızdım.
O yılları korkmadan, tiksinmeden ve yüreğimde acı duymadan hatırlayamıyorum. Savaşta adam öldürdüm, öldürmek amacıyla insanları düelloya davet ettim, kumar oynayıp kaybettim, köylülerin emeklerini iç ettim, onları cezalandırdım, zina yaptım, iğfal ettim. Yalan, hırsızlık, her çeşit zina, sarhoşluk, zorbalık, cinayet... İşlemeyeceğim suç yoktu ve bütün bunlar için yaşıtlarım beni övüyor, nispeten ahlaklı biri sayıyorlardı, hala da öyle sayıyorlar.
Tanrı'nın karşısında daha iyi olma isteği değil, diğer insanlar karşısında da daha iyi olma isteği aldı. Çok kısa bir süre sonra da insanlar karşısında daha iyi olma isteği, yerini başka insanlardan daha güçlü olma, yani başkalarından daha ünlü, daha önemli, daha zengin olma isteğine bıraktı.
Şimdi olduğu gibi eskiden de Ortodoksuluğu açıkça kabul ve ilan edenler arasında büyük ölçüde dar kafalı, sert, acımasız, ahlaksız ve kendini çok önemli sayan insanlara rastlanıyordu. Akıl, onur; doğruluk, iyi yüreklilik ve ahlak ise daha çok kendisini inançsız sayan insanlarda görülüyordu.
Bazı anılarıma bakarsam hiçbir zaman da ciddi olarak inanmamışım, sadece bana öğretilenlere ve büyüklerin açıklamalarına güven duymuşum; ancak hiç sağlam olmayan bir güvenmiş bu.
10,4bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.