Hakikat hayatın anlamsız olduğuydu. Sanki yaşayacağım kadar yaşamış, yürüyeceğim kadar yol yürümüştüm de bir uçurumun kenarına gelmiştim. Önümde yok oluştan başka hiçbir şeyin olmadığı apaçık bir şekilde görebiliyordum. Durmam imkansızdı, geri dönmem imkansızdı gözlerimi kapamam ya da önümde ıstıraptan ve ölüm gerçeğinden, tamamen yok oluştan başka hiçbir şeyin olmadığını görmezden gelmem imkansızdı.