Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Franz

Franz
@Renton
2 okur puanı
Mart 2022 tarihinde katıldı
Hayatın elinden kayıp gidiyor ve sen bunu seyrediyorsun.
Reklam
Ol mak
Deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır. Güneş onu yakıp kavurur. O da Tanrıya yakarır keşke güneş olsaydım diye. "Ol" der Tanrı. Güneş oluverir. Fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz. Bulut olmak ister. "Ol" der Tanrı. Bulut olur. Rüzgar alır götürür bulutu, rüzgarın oyuncağı olur. Rüzgar olmak ister bu kez. Ona da "Ol" der Tanrı. Rüzgar her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur. Herşey karşısında eğilir. Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar. Ordan esen burdan eser, kaya banamısın demez! Bildiniz, Tanrı kaya olmasına da izin verir. Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı... Sırtında bir acı ile uyanır.... Bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır.. Friedrich Nietzsche
·
Puan vermedi
Nasıl bir güç koparabilir, Beni onun gözlerinden, kollarından? Nasıl bir güç çözebilir beni? Gözyaşları bulutlarla Örterken kederini. Yağmurun ve pencere camının Arkasında, haykırmayı başaramadı, "Bekle" diye. "Bekle, seninle geliyorum." -Miguel Otero Silva
Motosiklet Günlükleri
Motosiklet GünlükleriErnesto Che Guevara · Everest Yayınları · 2014351 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Modern İnsan
Her yere koşan ama hiç bir yere yetişemeyen insanlar olduk. Hastalık gelmeden sağlığın, ölüm gelmeden yaşamın kıymetini bilmez olduk.Aile değerine sahip olmanın üreme ile olacağını zannettik.Düşeni görünce halimize şükredip düşeni alçaltır kendimizi yükseltir olduk.Sıradışı görünmeye çalışıp aslında daha da sıradan olduk.Ruha değil bedene aşık olduk.Yıldızlara bakmayı unutup sokak lambalarında arıyoruz dinginliği ve rüzgarın sesini unutup boğucu gürültülere bırakıyoruz kendimizi, kaçarak..Nerden geldiğimizi unutup nereye gideceğimizi bilemez olduk.Cama vuran sinek gibi kendimizi hırpalıyoruz.
Yaşlı adam
1500 yıl kadar önce Kuzey Amerikanın henüz yeşeren tarlalarında bir çocuk vardır güneşe yalın ayak yürüyen.Tarlanın birini geçer ve bir başka tarlaya varır.Derken çorak bir araziye çıkar yolu.Yürür, tebessümle güneşe.Düzlüğü aşar ve bir kanyona denk gelir ve aşar güneşe ulaşma arzusuyla.Bir tepeyi daha aşarken tarlanın birine dalar sık ve uzun saplı bitkiler vardır bu tarlada.Tarlayı aşar ve kafasını kaldırdığında sonsuz bir düzlük görür.Arkasına bakar sağına ve soluna bakar.Başını eğer yere ve bir karıncanın yuvasına taşıdığı belirsiz çalıyı görür.Başını kaldırır ve ötesinde bir karahinba görür.Sıcak ve çorak olan bu arazide var olan bu karahindiba dikkatini çeker bu gencin.Yaklaşır ve dokunur ürkekçe.Konuşmak ister.Ve konuşur heyecanla.İlk kelimesi ağzından çıkarken gencin çırılçıplak kalır karahindiba.Genç titrer ve gözyaşını bırakır bu çiçeğe.Devam eder yoluna.Sarı tepeleri, kayalıkları aşar...
Reklam
336 syf.
·
Puan vermedi
Robinson Crusoe
Robinson CrusoeDaniel Defoe
8.2/10 · 21,7bin okunma
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.