Dil nazargâh-ı Hüda'dır, saf kıl ki dola nur
Şah damardan yakındır Hak sana, sen olma dûr
Vehmi, fehmi, fikri koy, dal hayrete, ol pür sürûr
Hâzır-ı Hak ol, huzur et, gafil olma her zaman
Hak şerleri hayr eyler
Zan etme ki ğayr eyler
Ârif ânı seyr eyler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
Sen Hakka tevekkül kıl
Tefvîz it ve râhat bul
Tevekkül, Allah'a dayanıp güvenmedir. Tefviz, tedbir ve seçimi bırakmaktır (Allah'a ısmarlamaktır). Teslim, kaza hükümlerine boyun eğmektir. Rıza da Mevlâ'nın seçiminde sevinç ve ferahlık bulmaktır.
Allah'ım, sevdiğin şeyi yapmaya ve razı olacağın söz ve davranışta beni muvaffak kıl. Muhakkak sen, büyük ihsan sahibisin. Allah'ım, bütün işler senin katındadır, her şey benden uzaktır. Benim için uygun görüp seçtiğin işi ben bilemem. Benim için seçici sen ol. Muhakkak ki, sen nihayetsiz bilici ve sonsuz güçlüsün.
İbrahim Edhem hazretleri, "niçin insanlarla dostluk kurmazsin?" sorusuna, "kendimden büyüklerin kibrinden, kendimden küçüklerin ahmaklığndan ve akranlarımın da hasetinden kurtulabilmek için, onların gönüllerinden uzaklaştım ve sıkıntılarından kurtuldum." karşılığını vermiştir.
Ey aziz, malûm olsun ki, kelamcılar demişlerdir ki : O müneccimler ve tabiatçılar ki, Yaratıcı olan Allah'ı tanımaktan mahrum olmuşlardır. Onların bütün işleri, yıldızlara ve tabiatlara dayanıp, dalalette kalmışlardır. Bunların misali o iki karıncadır ki, bir kâğıt üzerinde yürürken bir nakış ortaya çikar. O anda karıncanın biri şad olup, der ki : "İşlerin hakikatinin kalemden vücuda geldiğine muttali oldum." Bu karınca , en son derecede olan tabiatçı gibidir ki, bütün tasarrufları, sıcaklığa, soğukluğa, rutubete ve kuruluğa havale etmistir. Karıncanın öbürü dahi dikkatle bakıp, görür ki; kalemin hareketi kendisinden değildir. 0, parmakların iradesiyle olmuştur. O zaman sevinip, önceki kanncaya der ki: "Sen galat etmişsin ve durumun hakikatini idrakten ırak gitmişsin. Zira ki, işlerin oluşu kalemden değildir. Belki bütün tasarruflar parmaklardandır. Kalem ise parmaklar arasında mecbur ve boyun eğmiştir." Bu karınca ise, o müneccim misalidir ki; işlerin tasarruflarının tümünü yldızlara isnat etmiştir. Bilmez ki, kendi dahi bilmeyip hataya gitmiştir. Zira ki, yldızlar meleklerin elinde mecbur ve çaresizdir. Meleklerse, Hak Taâlâ'nın emrine itaatkâr ve boyun eğicidir. Hepsi onun iradesiyle sâkin ve hareketlidir.
"Toplumsal devinimlerin fizik gibi korunma yasalarına sahip olduğu ve aslında psikotarihin gerçekten sorun çıkartan yanlarını çözmek için olası en iyi aletleri bize bu yasaların verebileceği kanısı oluştu.”