Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rojda Zengin

"Kuşkusuz Allah, ilmî kullarının arasından çekip almaz, bilâkis âlimlerin vefatıyla onu alır ve sonunda hiç âlim bırakmaz. İnsanlar da cahil kimseleri önder edinirler. Bu cahillere birtakım sorular sorulur, onlar da bilgisizce fetva verirler. Böylelikle hem kendileri sapar, hem de insanları saptırırlar. ( Buhari) " Âlimin ölümü, âlemin ölümüdür." sözü ne kadar da doğrudur!
Reklam
Arkadaşım P.' nin nereye gönderildiğini sordum. "Sol tarafa mı gönderildi?" "Evet" diye yanıtladım. "O halde onu orada görebilirsin" dedi. "Nerede?" Bir el, birkaç yüz metre ötede Polonya'nın gri göğüne duman salan bir bacayı gösterdi. Bacadan uğursuz bir duman çıkıyordu. "Arkadaşın orada, cennete uçuyor."
"Sahih'i altıyüz bin hadis arasından 16 yılda çıkardım. Kitabıma koyduğum her hadis için mutlaka gusül abdesti alıp iki rekât namaz kıldım." İmam Buhari

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Müslüman kadının ideali iyi bir savaş komutanı olmak değil, iyi bir savaş komutanına analık yapmak olmalıdır.
Mazlumun önündeki yumuşaklık tevazu iken, zalimin önündeki yumuşaklık zillettir.
Reklam
Küfürle iman geceyle gündüz gibidir. Biri diğerine düşmandır. Birinin varlığı diğerinin yokluğuna bağlıdır.
Evimizde ne erkeğin ne kadının, ne büyüklerin ne geleneğin, ne demokratik kuralların ne modernist algıların, ne Kemalist rejimin ve ne de Avrupa normlarının değil, sadece ama sadece Allah'ın dediği hakim olacak.
Kıymetli zamanımızı evin içindeki eşyalara hizmet ederek geçiriyorsak, halı, koltuk, perdelerin kirini çıkartırken çocuklarımızın beyinlerine, kalplerine işleyen kirleri umursamıyorsak, kahve lekesini çıkaracak envai çeşit yöntemi öğrenip masa örtüsüne dökülen kahve lekesi günlerce uykunu kaçırıyor ama sokağındaki genç kızın namusuna, ahlakına sürülen, onu her gün bataklığa sürükleyen leke umrunda bile değilse, biz gerçekten kazananlardan mıyız yoksa kaybedenlerden mi? Yüzlerce yemek tarifini ezberleyip aklında tutup arkadaşına, komşuna tarif edebiliyorsan ben artık bu yaştan sonra kitap okuyamıyorum, ezber yapamıyorum mazaretine sığınma. Takip edilen dizileri kaçıran arkadaşına heyecan ve aşkla, noktası, virgülüyle anlatıp onu izlemiş kadar heyecanlandıracak yeteneğe sahipsen, senden çok güzel siyer anlatıcısı da olur, kardeşim. Sakın ben yapamam mazeretine sığınma!
Bizler davamızdan, şıkırtılı naylon elbiseler için mi vazgeçeceğiz, envai çeşit boyalarla oyalanırken mi harcayacağız ömrümüzü... Hayır! Bizler huzuru ve güveni ne lüks daireler de, ne ipek elbiselerde ararız. Bizler kardeşlerimiz zulüm görürken, kollarımız da altın bilezikler, ziynetler taşımayız.
"Kalem sahibi kimseler birçok büyük işler yapabilirler. Ancak fikirlerinin yaşaması pahasına kendilerini feda etmeleri şartıyla." Seyyid Kutup
Reklam
İmam Gazali'ye "Namaz kılmayanın hükmü nedir?" diye soruldu. "Onu alıp camiye götürmektir. Yargıç değiliz, davetçiyiz"
"Benim adım ne? Ev anası. Dikkat ettiyseniz inatla ev hanımı demiyorum. Hiçbir lanet gelesice anketin "işiniz" kısmına da ev hanımı yazmadım. Çünkü anacım, ben dokuz yıldır, ev sektöründe hizmet veren sigortasız bir işçi olarak, bir gün hanımlık yapmadım."
"Nereye gidersen, kendini götürürsün yanında"
"Din, bir zümreye ait olmamalıdır. O herkesin malıdır, herkes onu öğrenmelidir, her meslekten İslamiyet'i iyi bilen insanların mevcudiyeti, kurtuluşumuz için şart ve elzemdir."
Sayfa 103Kitabı okudu
Gündüzün ışığının, kör olana nasıl bir yararı yoksa, ilmin nurundan da sadece takva ehli yararlanır. Aynı şekilde, ilacın nasıl ki ölüye bir yararı yoksa, edebin de sadece dava ehline yararı olur. Sağanak yağmur, som kayada nasıl ot bitirmiyorsa, hikmet de dünyayı sevenin kalbinde bir meyve vermez.
"Kul için zikir, balık için su gibidir. Balık sudan ayrılırsa hali ne olur!?" İbn-i Teymiyye
Reklam
Ya açar Nazm-ı Celil'in bakarız yaprağına Yahud üfler geçeriz bir ölünün toprağına. İnmemiştir hele Kur'an, bunu hakkıyla bilin Ne mezarlıkta okumak ne de fal bakmak için.
Malesef Hristiyan misyonerlerin cirit attığı Müslüman ülkemizde, dindar ile dinciyi, din ticareti yapan ile dine hizmet etmek isteyeni aynı kefeye koyan bir yobaz/laikçi anlayış vardı.
Dönüp geriye baktığımda özet cümlem şu olabilir: "Çok şükür ki mazlum oldum, zulmeden olmadım!.."