Meselâ: Yirmi yaşında bir adam birdenbire dünyaya gelse, hâlî bir yerde muhteşem ve sanâyi-i nefîsenin âsârıyla müzeyyen bir sa- raya girse, hem farzetse; katiyyen hâricden gelme hiç bir fâilin eseri değil. Sonra içindeki eşyâyı muntazamaya sebeb ararken, tanzîmi- nin kavânînini câmi bir kitâb bulsa, onu, makes-i şuûr olduğundan, bir fâil, bir illet-i ıztırârî kabûl eder.