Üşüyorsun, çünkü yalnızsın, içinde gömülü duran ateşi hiçbir insan yakınlığı alevlendiremiyor. Hastasın, çünkü duyguların en güzeli, insanoğluna bahşedilen en tatlı, en yüce duygu senden uzak duruyor. Aptalsın, çünkü o kadar acı çekerken mutluluğu yanına çağırmaktan kaçıyorsun, onun seni beklediği yere doğru bir tek adım atmaya bile yanaşmıyorsun.
Afedemiyorum her affetmek istediğimde yine aynı senaryo,sanki sürekli başa dönüyor gibiyiz ne iyi kalabiliyor nede kötü,bir şekilde acıtıyor canımı umrunda değilmiş! biliyordum bunu, sadece bazen yediremiyordum Kendime ve hiç bir zaman değişmiycek biliyorum hep aynı yerde dönücez sadece ve hiç iyi gelmiycez yan yana kaldıkça, hep acı vericeksin biliyorum ve şimdi sen düşün acı çeken senmisin yoksa bizmi?
Ne hayal kuracak heves bıraktılar ne'de yaşama sevinci öyle sıradan beklenen ölüm,ve sonra hislerimi kaybettim ,hissizlestiğimi ve ruhumun öldüğünü farkettim mutlu olmak istemiyordum,evime,aileme, insanlara,ve dünyaya yabancılaşmıştım, depersonalizasyon tanısı konuldu ve asıl ben kendi gerçeğimle mutluydum hiç bir şey hissetmiyor ve her şeye yabancıydım.Ve bana göre acı çekmek mutlu olmaktı..
Sonra içime ve hatta dışıma kapandım.Küsmek gibi bir şey.Bir çeşit gölge fesleğeni.Bir çeşit olmayan hayat.Zaten hiçbir şeyi kararında bırakamamak ve ortasını bulamamak gibi bir sorunum var benim.Epeyce göçebe yaşadım, sadece iki valizim oldu.Bir yığın insan tanıdım.Ama hep yalnızdım.