Kenan ilinde bir kuyu
kuyunun içinde çığlık
çığlığın içinde acı
acının içinde ben varım.
Öfkemin peşinde
delirirken sabrım
bin acıyı bir ah ile sıvazladım
aklımı koparıp zincirinden
kalbimle dalaştırdım
Son böğürtlen tanesini de yutan seyis Ahmet, kendisini bekleyen kollara tutunup yavaşça oturdu. Bu kadarcık hareket bile, son damlalarını kullandığı gücünün bitmesine yetmiş, nefes nefese kalmıştı.
Ateş düşmedik ev kalmamıştı. Neredeyse tüm Edirne halkının Selanik’te bir arabası, eşi, dostu vardı. Yakınlarından haber alanlar sevinirken haber alamayanlar derin kederlere garkoluyordu.