- Uma, bir münazara için araştırma yapıyorum da başkan başarılarım özetleyebilir misin?
+ Bir hastane inşa edip bize bir doktor getirdin, halkın moralini yükseltin ve kadınları bir birlik bayrağı yapmak için bir araya getirdin, bölgedeki tüm diğer başkanlarla ilişkileri geliştirdin, sıkı çalışıyorsun ve politikanın şeffaf olması gerektiğine ya da senin tabirinle çıplak gerçeğe inanıyorsun ve bu sadece yaptıklarının yarısı. Ee, kiminle münazara edeceksin?
- Sürekli değerimi sorgulayan kafamın içindeki sesle.
- Saçlarımı uçlarından alabilir misin?
+ Niye uzatmıyorsun? Biliyorsun saç uzunluğu geçmişte kalan sağlıklı işler görülürdü. Çünkü uzun saç doğurganlık için sağlıklı olmakla ilişkilendiriliyordu ve bazı kültürlerde karmaşık saç stilleri ile uzun saç bir statü göstergesiydi. Yani saçını uzatma fikrini bir daha gözden geçirmelisin.
- Gerçekten saçım önemsiyor musun yoksa sadece kalkmak mı istemiyorsun?
+ Hareket etmemek için kelimenin tam anlamı ile her şeyi söyleyebilirim.
Harese nedir bilir misin oğlum? Arapça eski bir kelimedir. Bildiğin hırs haris ihtiras muhteris sözleri bundan türemiştir. Harese şudur evladım. Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan 3 hafta yemeden içmeden aç susuz çölde yürür de yürür; o kadar dayanıklıdır yani. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar. Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, oralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanında doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve. Bunun adı haresedir. Demin de söyledim, hırs ihtiras haris gibi kelimeler buradan gelir. Bütün Ortadoğu'nun adeti budur oğlum, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanını tadından sarhoş olur.