Adam bu sözü ağzından kaçırmıştı. 'Biz, bütün bu sosyalistlerden, anarşistlerden, Allahsızlardan ve ihtilalcilerden pek fazla korkmuyoruz ... Onları gözetliyoruz, attıkları her adımı biliyoruz. Yalnız bunların arasında özellikleri olan başka insanlar vardır. Gerçi bunlar sayı itibariyle fazla değildir. Bunlar Tanrıya inanan, aynı zamanda sosyalist olan Hıristiyanlardır. İşte bizim en çok korktuğumuz onlardır ... Bunlar o kadar korkunç insanlardır ki ... Sosyalist bir Hıristiyan, dinsiz bir sosyalistten daha korkunçtur,' dedi. O zamanlar, adamın sözlerine şaşmış kalmıştım. Ama şimdi konuşmalarınızı dinlerken baylar, nedense adamın sözleri birden aklıma geldi."
‘…basit Rus halkı için kutsal bir eşya ya da kutsal bir insana kavuşmaktan, onun karşısında yerlere kapanmaktan daha büyük bir ihtiyaç ve teselli yoktur. Çünkü o basit halk şöyle düşünür: 'Biz günah içinde, inançtan uzak, daima kötülüğe kapılmaya hazır yaşayabiliriz. Ama oralarda bir yerde ulu, kutsal olan biri vardır. O hakkaniyetlidir. Demek ki, adalet dünyadan yok olmuş değildir. Günün birinde bize gelecek; vadedildiği gibi bütün dünyaya sahip olacak. . .'
Mitya, Gruşenka'yı görür görmez içindeki kıskançlık yok oluyor, genç adam hemen ona inanan, kibar bir insan oluyor, hatta kötü duyguları için kendine kızıyordu. Ama bu, o kadına karşı duyduğu bu sevgide sandığından çok daha yüksek bir şey bulunduğunu, bu duyguda yalnız Alyoşa'ya anlattığı gibi "bir vücut kıvrımının" uyandırdığı tutkunun bulunmadığını gösteriyordu. Çünkü Gruşenka uzaklaşır uzaklaşmaz, Mitya gene ondan şüphe etmeye başlıyor, onun tüm alçaklıkları işleyebileceğini, tüm ihanetleri yapabileceğini düşünüyordu. Bunları düşünürken de içinde hiçbir pişmanlık duymuyordu.