..çünkü hoşlanmadığım bir kitabı kimseye vermem. Ödünç kitap da vermem. Birinin bir kitabı okumasını istersem, bir tane satın alır, hediye olarak veririm. Kitap ödünç vermenin insanı hırsızlığa teşvik ettiğine inanıyorum.
İdeal kütüphane hem gözden uzaktır hem halka açıktır, hem mahremdir hem toplumsal ilişkiye açıktır, meditasyon ve diyalog için yapılmıştır, cimridir ve cömerttir, hikmet sahibidir ama sorgular, bolluğun umutsuzluğu ve henüz okunmamış olanın umuduyla doludur.
Yazarin okumak ve okuduğunu düşünmek üzerine yazdığı, neyi nasıl okumalı, Eleştirel Okuma, okuduğunu anlama gibi konulara değindiği makalelerden oluşan bir kitap. Her bölüm kendi içinde değerlendirilecek farklı konular ve farklı hayatlardan kesitler sunuyor. Yazarın okuyucu olarak engin bilgisini bir konu üzerinde farklı kitaplarin
Bazı önemli olayları; belki gülünç anıları belki unutulmaması gereken hatıraları unutmamak için ya da içeriğindeki önemli bilgiler nedeniyle başucu kitabı yaptığımız eserler vardır. Fakat yaşanan acıları da unutmamak için kitaplara bu değeri vermemiz gerekiyor. Bence
Korkunç Yıllar bu kategoride bir kitaptır.
Kitap, Cengiz karakterinin Amerika'da eski
"Kendi kendini kuvvetsiz mi duyuyorsun? İnanmıyorum buna. Her işine, Türk'üm; onun için yaşıyorum, onun için yapıyorum diye başlarsan sana lüzumlu kuvveti, kabiliyeti, damarlarındaki kanda bulursun."
Cengiz Dağcı'nın okuduğum ilk kitabı. Savaşın tüm korkunçluğunu ve gerçek yüzünü bize gösteriyor.Tabiki Türklere duyulan düşmanlığın ve zulmün tarihte hep var olduğunu gösteriyor kitap.
Kitapta, Sadık Turan ismindeki Kırımlı bir gencin hatıralarına yer veriliyor. Bu hatıralar da ilk olarak, Stalin Rusya'sı döneminde Kırımlı Türklere yapılan
Bize Tatar diyorlar, Çerkez diyorlar, Türkmen diyorlar, Kazak diyorlar, Özbek diyorlar, Azer diyorlar, Karakalpak, Çeçen, Uygur, Kabardı, Başkırt, Kırgız diyorlar. Bunlar hep yalan! Deniz parçalanmaz. Biz Türk-Tatarız. Bunu senin kalbinin bildiği gibi, her Başkırt, her Kırgız, her Kazak'ın, Kırgız'ın da kalbi bilir. Kalbinin hisleriyle hareket et.
- Bak, derdi, iyi bak bu yıkıntılara...
Sonra bana kuvvet verirdi:
- Biz bunlara bakıp korkmamalıyız. Düşmanlarımız korksun. Hem de nasıl korkuyorlar. Korkularından bize bu zulümleri yapıyorlar. Korkmasaydılar yapmazdılar.