Gamze

Sevgi, insanın tüm varlığına nüfuz ettiği zaman bir anlam ifade eder. Hikmet ile sevgi arasındaki bağın gücü, bu tecrübenin dönüştürücü etkisinden kaynaklanır. Hikmeti sevmek, kendimizi bu idrak ve tecrübe pınarına bırakmaktır. İslam düşünce geleneğinde "Hikmetin başı Allah korkusudur." sözü de bu noktaya dikkat çeker. Burada korku, bir tehlikeden yahut korkunç bir varlıktan korkmak değil, sevgilinin muhabbetinden mahrum olma ve onu kaybetme korkusudur. Allah'ın rıza ve sevgisini kaybetmekten korkmak, akıl ve hikmet sahibi kişinin yaşam ilkesidir. Arif olan kişi için hakikatin bilgisinden mahrum olmak, aç kalmaktan daha korkunç bir durumdur.
Reklam
İki Yunan düşünürü de aynı hususu dile getiriyor. Biz ölümlü insanlar, hikmetin kaynağı ve sahibi değil ancak talibi olabiliriz. Talip olmak, arzulamak ve istemek demektir. Hikmet, onu ancak aklen ve ruhen sevdiğimiz, arzuladığımız zaman kendini bize açar. Sevgisiz hikmet eksik, hikmetsiz sevgi yarımdır. Sevmek, bilgi ve hikmeti; anlamak, sevmeyi ve adanmışlığı davet eder. Felsefi bir çaba olarak düşünmek, kuru bilgileri yüklenmek değil, idrak ve sevgi ile varlığın manasını bulmaya çalışmaktır.
Düşünmek, yerimizi yurdumuzu bulmak için ayağa kalkmaktır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bütünlüğü ararken kendimizi paramparça olmuş bir varlık ve insan tasavvuru içinde buluyoruz.
Önceliğimiz malumat edinmek değil, var olmayı ve bilmeyi anlamlı kılan bir kavrayış düzeyine ulaşmak. Bize "bilgi çağı" diye dayatılan enformatik enkaz çağında daha fazla malumata değil, hikmete ihtiyacımız var. Bunun için iyi, güzel ve doğru kavramlarını hatırlamamız ve idrakimize yeniden yön vermelerine imkân sağlamamız gerekiyor. Homo sapiensin her şeyi bildiğini sanan ama aslında temel ve öncelikli olan hiçbir şeyi bilmeyen malumatfuruş bir makine değil, varlığa hikmet pazarıyla bakan insan olduğunu kavramamız gerekiyor.
Reklam
Reklam
4.304 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.