Naciye

Geçen yüzyılda insanların keşfetmeye başladığı yeni şeylerden biri düşüncelerin-yalnızca saf düşüncelerin- elektrik bataryaları kadar güçlü olduğuydu, kimi için güneş ışığı kadar iyi, kimi için zehir kadar kötü.
Sayfa 259Kitabı okudu
Reklam
Marianne buraya ait olmak, sokakta yürürken insanları selamlamak ve gülümsemek nasıl olurdu merak ediyor. Hayatın burada, bu yerde yaşandığını, çok uzaklarda bir yerde sürmediğini hissetmek.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İşte insanlığın başlangıcından beri aşkı yaşamış birçok yazar onu yazdı, birçok ressam onu çizdi ve birçok şarkıcı onu söyledi. Aşkla karşılaşmamış insanlar ise sadece anlamaya çalıştılar. Ama anlamalarına imkan yoktu.
Sayfa 103Kitabı okudu
Adam için aşk acayip bir şeydi, içtikçe susatan, yedikçe acıktıran, tükettikçe yaratmasına neden olan, yeryüzündeki en paradoksal süreçti. Kesinlikle bir keyif hali değildi yani. Acı ile zevkin garip bir karışımı söz konusuydu.
Reklam
İnsanın laneti de buydu işte. Sürekli kendisi için yeni ihtiyaçlar yaratmak ve sonrasında da bunlara bağımlı olmak.
Sayfa 200Kitabı okudu
Anılar eğer acı verici ise onlarla yaşamak zordu. Tıpkı ayakkabında bir çakıl taşı ile dolaşmak gibi. Boyutu ne kadar küçük olursa olsun, o kadar çok huzursuz ederdi ki seni, şaşırıp kalırdın.
Sayfa 185Kitabı okudu
Çatlamalar ve kırılmalar hayatın en önemli dinamikleridir. Burada önemli olan kırılmanın nasıl yaşandığıdır. Yumurtayı düşün Meryem. Eğer yumurta içeriden kırılırsa hayat başlar. Yok, eğer yumurta dışarıdan kırılırsa işte o zaman bir hayat son bulur. Yani içten başlamayan dönüşümler ölümcüldür. Şu an hayatın bir kabuk ve elinde duruyor. Karar senin.
İnsanlık yolculuğunda bir Homo sapiens yani bir “insan ferdi” olarak doğmak işin sadece başlangıç kısmıdır. İnsan kalabilmek, dahası gerçekten gelişkin bir insan olabilmek, sürekli gayret ve çaba ister.
Beğenmeye neden bu kadar mecburum, beğenmiyorum da beğendirmeye mecbur hissediyorum? Bunu biliyorum da beğenenleri de beğenmediğim halde acaba bunun neden yapıyorum?
Sayfa 151Kitabı okudu
Reklam
Başkasının evini bilmeden kendi evini beğenmemek, başka meyveleri bilmeden karpuzdan utanmak nereden?
Sayfa 148Kitabı okudu
Herkesin kendi yerine yaşadığı ve kendi yerine öldüğü söylenir hep ama herkes kendi de değil, kendi yerinde de.
Sayfa 140Kitabı okudu
Dert, zaten derdin ne olduğunu anlatamamaktı.
Sayfa 107Kitabı okudu
İnsan kendine çepeçevre aşina iken yandan, bir anlık, bir zaman, bir ömür süresince bir kez bakanın gözüne, değerlendirişine kendini nasıl teslim edebilir ki?
Kendimi bildim bileli galiba şımarabilmek istedim, bu bana verilsin istedim. Öyle derin bir açlık ki mide kazınması gibi kalbimi kazıdı durdu. Başka şeye bakıp geri çekilemedim. Otuz sene kasap vitrini seyretmiş, lokma yiyememiş kedi gibi, otuz sene dünyayı seyrettim lokma yiyemeden, artık canım da bir şey istemiyor.
297 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.