Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kitaplığım

Kitaplığım
@Sor_Sorgula
Okumayı, düşünmeyi, yazmayı, hoşuma giden sanat eserlerinin tadını çıkarmayı, bulmacaları, oyunları, kedileri, bilimi ve tüm bunlar hakkında sohbet etmeyi seviyorum. Evliyim. Agnostiğim. Ömür boyu kendimi geliştirmek istiyorum...
Ben kendim için hangi yaşam tarzının daha iyi olduğunu anlamak zorundayım. … Çoğunluğun ardına düştüğü şeyler, varlığımızın sürdürülmesine yardımcı olmaktan çok engel olurlar ve çoğu kez onlara sahip olamayanların yıkımlarına neden olurlar. Onlar tarafından sahip olunanların ise her zaman yıkımlarına neden olurlar. Zenginlikleri için ölünceye dek acı çekmiş birçok insan vardır. Para kazanmak için kendilerini öylesine çok tehlikeye atmış, sonunda aptallıklarının cezasını canlarıyla ödemiş insanlar vardır. Ün kazanmak için ya da ününü korumak için insanların kendilerini en sefil acılara maruz bıraktıkları durumlar da az değildir. Sonuç olarak, duyusal zevke düşkünlükleri yüzünden zamansız ölen sayısız insan olmuştur. Bütün bu kötülükler; tüm mutluluk ve mutsuzluğumuzun yalnızca bir şeye, sevgimizi yönelttiğimiz nesnenin niteliğine bağlı olmasından kaynaklanıyor gibi görünüyor. Çünkü bir şey sevilmediği [veya önemsenmediği] zaman, eğer o yok olacak olursa hiçbir çatışmaya, hiçbir mutsuzluğa neden olmaz. Ona başka biri sahip olacak olursa hiçbir kıskançlığa, korkuya, nefret ve kısacası zihinde hiçbir karışıklığa neden olmaz. Söz konusu karışıklıkların nedeni, yok olabilen şeylere duyulan [aşırı] sevgidir. … Para, duyusal zevk ya da şan peşinde koşmanın, başka şeylerin araçları olarak değil, yalnızca kendileri için peşlerine düşüldüğü zaman zararlı olduğunu anlamaya başladım.
Reklam
Suç sayılabilecek tek şey olan davranışları değil de insanların kanıları da yargılanmaya kalkılırsa, ancak kurbanlara bir martirlik havası verilmesi ve korku yerine acıma ve öç alma duygularının uyandırılması başarılır. Böylece dürüstlük ve güven bozulur, hainler ve dalkavuklar yüreklendirilir, düşmanlıklarına ödün verilmiş ve tuttukları öğretiler devletçe onaylanmış olduğundan, bölücüler zafer kazanmış olur. Bundan dolayı devletin yetke ve haklarına sahip çıkmak yüzsüzlüğünü gösterirler ve kendilerinin doğrudan doğruya Tanrı tarafından seçilmiş olduklarını, kendi yasalarının Tanrısal kaynaktan geldiğini, oysa devletin yasalarının insan yasaları olduğunu, onun için de devletin yasalarının Tanrı’nın yasalarına –yani kendi yasalarına- boyun eğmesi gerektiğini iddia etmekten geri durmazlar. Herkes bunun kamu yararına olmayan bir durum olduğunu anlayacaktır.
… uçurumların nezaket ve incelik kaynağı olan bilgelik sevgisinden değil, ölçüsüz bir üstünlük tutkusundan doğduğunu; … gerçekten uçurum yaratanların ancak okumuşlar için yazan ve yalnızca usa hitap eden yazarlardan çok, başkalarının yazılarını suçlayan ve çatacak yer arayan kitleleri bu yazarlar aleyhine kışkırtanlar olduklarını öğle güneşi gibi ortaya koymaktadır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Herkesin neye inanması gerektiğini gösteren ve buna aykırı söz edilmesini ve yazı yazılmasını yasaklayan yasaların çoğu, aydın kişilere dayanamayan ve bu türlü sert ve hileli yasamalarla kitlelerin bağlılığını kolayca hiddete döndürüp bunu istedikleri kimsenin aleyhine çevirebilenlerin kızgınlıklarına verilen ödünler olarak yürürlüğe konmuşlardır.
Söz birliğini zorlamak olası değildir, çünkü yöneticiler söz özgürlüğünü sınırlamaya ne kadar çok çalışırlarsa o kadar güçlü bir dirençle karşılaşırlar. Besbelli gözünü para bürümüş olanların, dalkavukların ve en üstün kuruluşun karınlarını doyurmak ve para keselerine dayanarak böbürlenmek olduğunu sanan öteki ahmakların değil; eğitim, sağlam ahlak ve erdem sayesinde daha büyük bir özgürlüğe kavuşabilmiş olanların direnciyle. … Üstelik bu tür yasalar hemen her zaman büsbütün yararsız kalırlar, çünkü yasaklanan kanıların yararlı olduğuna inanların bu yasalara uymaları olanaksızdır. Onları zaten yanlış sayarak reddedenler ise yasayı kendilerine verilmiş bir üstünlük sayarlar ve bununla öylesine öğünürler ki, yetkeyi ellerinde bulunduranlar sonradan bu yol tutulmak istense bile yasayı yürürlükten kaldıracak gücü kendilerinde bulamazlar.
Reklam
Kendi içlerinde zararlı olsalar bile yasaklanamayan hakları tanımak en iyisidir. Lüksten, kıskançlıktan, açgözlülükten, sarhoşluktan ve benzerlerinden ne kadar büyük zararlar çıkar, yine de bunlara –ne kadar kötü olsalar da” katlanılır, çünkü yasama yoluyla yasaklanmaları mümkün değildir. Demek ki, kendiliğinden bir iyilik olan ve nasıl olsa ezilemeyecek bir nitelik taşıyan düşünce özgürlüğünün haydi haydi tanınması gerekir. … Üstelik bu özgürlük sanat ve bilimin ilerlemesi için vazgeçilmez bir koşuldur; çünkü hiç kimse yargılama yeteneği büsbütün özgür olmadığı sürece bu türlü çabaları yararlı bir biçimde sürdüremez.
Örneğin uyruklardan biri bir yasanın sağduyuya aykırı olduğunu, bundan dolayı da yürürlükten kaldırılması gerektiğini düşünür ve düşüncesini yasaları yapmak ve yürürlükten kaldırmak yetkisini elinde bulunduranların dikkatine sunarsa ve bu arada hiçbir şekilde o yasaya aykırı davranışta bulunmazsa, devletin övgüsüne hak kazanmış ve iyi bir vatandaşın yapması gerektiği gibi davranmış olur.
Şimdi gördük ki bir devletin kurulmasında yasaları yapma yetkisi ya tüm vatandaşlardan meydana gelen bir organın veya vatandaşların bir bölümünün ya da bir tek kişinin elinde bulunmalıdır. Çünkü insanların özgür yargılarının çok farklı olmalarına, her birinin ancak kendisinin her şeyi bildiğini sanmasına, tam bir duygu ve söz birliğinin de düşünülememesine rağmen, kişilerin büsbütün kendi yargılarına göre hareket etmek hakkından vazgeçmemeleri halinde barışın korunması imkansız olur. Bunun için kişi doğru olarak, özgür us ve yargı hakkını olmasa bile, özgür davranma hakkını terk eder. Duygu ve yargıları onları onaylamasa da, hiç kimse devleti tehlikeye düşürmeksizin yetke sahiplerine karşı harekete geçemez. Bunu hileye, nefret ya da hiddete değil de, ussal inancına dayanarak yapması ve böylece kendi yetkesini artırmaya çalışmaması koşulu ile onların aleyhinde konuşması bile mümkündür.
Gerçekte yüksek kavrayışlı yüz insan bulmak hiç de zor bir şey değildir, yüksek görevlere göz diken ve bunları elde eden elli kişi arasında devleti daha iyilere bırakmayacak biri her zaman çıkar, böylece ötekiler en iyilerin erdemini öykünmeye çalışsalar da.
Buna rağmen, hiç kimse usun yasalarına ve gerekliliklerine uygun olarak yaşamamızın bizim için çok daha iyi olacağından şüphe edemez; çünkü, bunların amacı insanların gerçek iyiliğini sağlamaktır. Bundan başka, herkes olabildiği kadar korkunun pençesinden uzak olarak, güvenlik içinde yaşamak ister. Herkesin dilediğini yapması ve usun çağrısının nefret ve hiddetinkiler ile aynı düzeyde sayılması halinde, bunun imkansız olacağı ortadadır. … Bundan dolayı (insanların) her konuda usun göstereceği yoldan gideceklerine, hemcinsleri ZARAR VERECEK BÜTÜN İSTEKLERİNE ENGEL OLACAKLARINA, herkese kendilerine davranışmasını isteyecekleri gibi davranacaklarına ve başkalarının haklarını da kendi hakları gibi koruyacaklarına kesinlikle karar vermeleri ve bu yolda sözleşmeleri gerekir.
Reklam
Devlet biçimi korunduğu halde diktatörün kılıcı sürekli olarak yalnızca kötülere [zarar ve sıkıntı verenlere] yönelebilseydi ve yalnızca onlar için korkulur olabilseydi, kötülük ortadan kaldırılamayacak kadar ya da düzeltilemeyecek kadar ağırlaşmazdı.
Doğadaki herhangi bir şey bize gülünç, saçma ya da kötü görünürse, bu bizim ancak bölük pörçük bir şeyler bilmemizden ve bir bütün olarak doğanın düzeninden ve iç ilişkilerinden büsbütün habersiz olmamızdandır; sonra da her şeyin kendi insan usumuzun gereklerine göre düzenlenmiş olmasını istememizdendir; gerçekte usun kötü saydığı şeyler, bütünüyle doğanın düzeni ve yasaları açısından değil, ancak bizim usumuzun yasaları açısından kötüdür.
Yukarıda devletin temelleri haklında verilen açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, yönetimin sonul amacı, ne korkutarak yönetmek veya dizginlemek ne de itaati sağlamak değil, tersine insanları mümkün olan her türlü güvenlik içinde yaşamaları için korkudan kurtarmaktır; yani kendine ve başkalarına zarar vermeden var olmak ve çalışmaktan ibaret olan doğal haklarını güçlendirmektir. Hayır, yönetimin amacı insanları ussal yaratıklar olmaktan çıkarıp kukla ya da hayvan haline getirmek değil, onlara zihin ve bedenlerini güven içinde geliştirmek ve uslarını köstek vurulmadan kullanmak olanağını vermek, bunu da nefret ya da hiddet görmeden, aldatmacaya uğramadan, kıskanç veya adaletsiz gözlere hedef olmadan yapmalarını sağlamaktır. Aslında yönetimin gerçek amacı özgürlüktür.
İnsan, kendininkinden çok daha güçlü bir insan doğası olasılığını idrak eder. O böyle bir doğayı elde etme yolunda hiçbir şey görmedikçe böylesi yetkinliğe götürecek her türlü araca iyi der. Yüce iyi, eğer olanaklıysa, öteki insanlarla birlikte böylesi bir doğadan zevk almaktır. Bu doğanın, zihnin doğanın bütünüyle olan birliği olduğunu yeri geldikçe göstereceğim. Arzuladığım amaç, böylesi bir doğaya ulaşmak ve birçok insanın ona benimle birlikte ulaşmasına çalışmaktır. Mutluluk arayışım, us ve arzuları benimkiyle tam bir işbirliği içinde olacak şekilde, başkalarının da benimle aynı uslamlama gücüne ulaşma çabaları olmaksızın tam olamaz. Bu amaç için, şeylerin doğasına ilişkin yeterli bilgi elde etmeli ve olabilecek en büyük sayıda insanın barış içinde ve yersiz güçlükler olmaksızın amaca ulaşmasını sağlayacak toplum türünü kurmalıyız. Bu eğitim teorisinin olduğu kadar ahlak felsefesinin de incelenmesini gerektirecektir. Amacımıza giden yolda sağlığın önemi hiç de az olmadığı için tıp da dahil edilmelidir. Mekanik bilimler küçümsenmemelidir, çünkü sanat yoluyla çok yorucu şeyleri kolaylaştırabilir ve böylelikle yaşamımızda daha fazla zaman ve rahatlık elde edebiliriz. Her şeyden önce anlığı geliştirecek yollar bulunmalı ve daha başlangıçta anlık olabildiğince araştırılmalıdır; öyle ki yanılgılarla engellenmesin ve şeyleri gerektiğince anlasın. Tüm bilimleri bir son ve amaca yöneltmek isterdim: En yüksek insan etkinliğine ulaşılması. Bilimlerde buna ulaşmaya engel olan ne varsa atılması gereklidir. Düşüncelerimizin olduğu kadar eylemlerimizin tümü bu amaca yöneltilmelidir.
Sayfa 106Kitabı okudu
Yanlış ve kurgusal bilgiler bize hiçbir olumlu bilgi vermezler. Onların bilgi olarak kabul edilişi bilgisizlik yüzündendir.
Sayfa 140Kitabı okudu
517 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.