Eski Finlandiya ile yeni Finlandiya arasındaki fark, yabani otların düzensiz yetiştiği, tesadüfi patikaları olan bir orman ile yolları kumlarla, şekilli taşlarla döşenmiş, yol kenarında oturakları olan, fıskiyeşerle sulanan, meyveli ağaçların yetiştiği güzel bir bahçe arasındaki fark gibiydi...
Bir halkın dirilişi ve kalkınmasını konu alan bu kıymetli eserde, mücadeleci bir ruhu olan Snelman, insanların üzerlerindeki ataleti atmaları; medeni, kültürlü, bilinçli ve milli kalkınmaya katkı sağlayan cesur fertler olmaları için şehir şehir, köy köy gezerek ateşli konferanslar ve seminerler düzenleyen bir aydındır. Fin halkı ise, Rus hükümet'inin idaresinden özgürleştikleri (bin dokuz yüzlü) yıllarda bataklıklarla dolu şehri, dünyada cennete çeviren ahlaklı bir millet olarak, tüm dünyaya örnek olmuş bir millettir. Milli birlik şuuruna sahip Fin milleti, birlik olup gerek siyasi, gerek kültürel, gerek ekonomik anlamda birbirlerine kenetlenerek dış güçlere ve devlerlerin sömürüsüne karşı tek vücut olmuşlardır. İncilde geçen "beyaz zambaklar" adeta bu ülkeyi ve bu milleti tarif etmektedir. Kendi kafamda zaman zaman tasarladığım ve "acaba böyle bir hayat mümkün olabilir mi? Böyle bir şehir, böyle bir toplum var olabilir mi? Dünya bir gün böyle güzel olur mu?" Diye düşündüğüm ve özlem duyduğum bir dünyanın yaşanmış olduğu bir ülkenin yaşantısının kaleme alındığı bir kitaptı.