Kitap ve yazar hakkında hiç yorum okumamıştım. Önüme çıkınca aldığım bir kitaptı. Ne tür edebiyat diye bakmadan okumaya başladım ve bitirdim. Sonsöz'ü okuduğumda otobiyografik bir hikaye olduğunu öğrendim.
Sonsöz'de üç karakter var: Biri hikayenin ana karakteri Yozo; biri kitabın kapağında yazan yazar ismi Osamu Dazai; biri de asıl yazar, hikayeyi gerçekte yaşamış kişi Şuci Tsuşima. Üçü de aynı kişi tabi... Sonsöz'ü okumak hikayeyi okumaktan daha etkileyici oldu ya da hikayenin etkisini arttırdı. O nedenle kitap hakkında inceleme yerine Sonsöz hakkında inceleme yazmak gibi oldu bu...
Sonsöz'ü yazan kişinin de yazdığı gibi sakın önce Sonsöz'ü okumayın. En iyisi, kitabı okumadan önce ben gibi kitap hakkında hiçbir yorumu okumayın. :)
Hikaye oldukça karamsar, acıklı...
Bazen okuduğu romanda, hikâyede yer alan önemsiz bir kişiye takılırdı. Takıldığı kişinin metne girme nedeninin bir tek cümleden ibaret olduğunu görür, herkesin hayatının doğru söylenmiş bir cümleye sığabileceğini düşünürdü.
Jack London kitabı 1912 yılında bir dergide yayımlamaya başlamış. Bu kitap kıyamet sonrası edebiyatı olarak adlandırılan edebi tarzın ilk örneklerinden ve kurucu metinlerindenmiş.
Konusu:
İhtiyar Granser altmış yıl önce yaşanan salgın öncesi dünyayı hatırlayan son kişi. Torunlarına anlatıyor Kızıl Veba'yı...
Hastalık çok hızlı yayılmış. İlk belirti yüzde oluşan kızıllık. Yüzünde kızıllık oluşan kişi yirmi dakika ila bir saat arasında ölüyor. Ölü beden de çok hızlı bozuluyor ve mikrop anında yayılıyor. Bu yüzden salgına önlem alınamıyor. Milyonlarca insan ölüyor. Medeniyet yok oluyor. Hayatta kalanlar fizik, kimya bilmeyen insanlar onların sayısı da yüzü bulmuyor... Onlar da yok olan medeniyet sonrasında kabileler halinde yaşıyor... İşte anlatıcı kitapta veba yılları yaşanan olayları altmış yıl sonra anlatıyor bizlere... Şöyle diyor: "Geçici düzenler köpükler gibi uçar gider"
Son sayfadan alıntı:
"Zaten her şey geçip gider. Geriye sadece kozmik güç ve madde kalır, onlar da ebediyen devam edecek..."
Kısacık bir hikaye. Pandemi yaşanmış bir zamanda daha bir etkili hissediyorsunuz konuyu.
Kızıl VebaJack London · Türkiye İş Bankası kültür Yayınları · 202032,4bin okunma
"Ertesi gün hiç kimse ölmedi."
Yukarıdaki cümle ile başlayıp biten bir roman. Körlük ve Görmek okurları için ise tipik bir Saramago romanı. Yaşamın bir ayarı ile oynayıp toplumsal olarak ele alıyor yazar konuyu. Bol virgüllü upuzun soluklu paragraflar var, bütün kitaplarında aynı üslup...
Körlükte kör oldum, oldu, oldular salgını... Kör olan toplumun, toplumsal eleştirisi. Görmekte seçimler bazlı konu... Bu kitapta ise ölmemek-ölmek üzerinden bir konu...
Hiç kimse ölmezse ne olur?
Kaos oldu. İnsanlar yaşlanıyor, yaralanıyor ama ölmüyor. İlginç bir konuyu adı bilinmeyen o ülke için yazmış yazar. Körlük kadar etkili olmasa da iyi bir kitap...
Not: Kitapta Marcel Proust'un ismi birkaç kere geçiyor. Marcel Proust için gelmiş geçmiş en büyük yazarlardan diye bir anma yapılmış. Hiç okumadım ama çok merak ediyorum kitaplarını. İleride okurum umarım..