Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Tars
Tars
@Tarss
Burası benim kitap günlüğüm.
40 okur puanı
Aralık 2021 tarihinde katıldı
...spoiler içerir...
Çoğu kişinin aksine benim dikkatimi çeken, bilimin yanlış ellerde olmasının yaratacağı yıkım olmadı. Benim dikkatimi çeken şuydu: saf oksijene maruz kalmayan bir halk var ortada. Bu halk tamamen uyuşuk, hiçbir karar alamayan, öfke kırgınlık gibi hiçbir insani duygu belirtisi göstermeyen bir halk. İlginç olan şu ki halk normalin bu olduğunu zannediyor. Jules Verne'de olması gereken buymuş gibi anlatıyor öyküyü. Ancak okuyucu olarak ben yer yer sinir oldum. Sabırsızca "nasıl ya burayı tamir etmeyecekler mi, nasıl ya karar vermediler mi?" diye diye kendimi paraladım. Yani normal bir halk değil bu halk. İnsan gibi değil ot gibi yaşıyorlar. Vee... Sonunda oksijene maruz kalıyorlar. Bu saf oksijen onların içinde yoğun duygular oluşturuyor. Öyle ki çıldırıp savaş çıkarmaya kadar varıyor bu yoğun duygu.
Bu değişimin sebebi olarak oksijenin seçilmesi tesadüfi bir seçim değil bence.*
Özetle aşırılığın kötülüğünü okudum ben bu kitapta. Yoğun duygularla hareket etmenin zararı ile bu hiçbir heyecan belirtisi taşımadan ot gibi yaşamanın zararı, iki ayrı uç noktada duruyordu.
Gerçekten insan olmak için biraz oksijene mi ihtiyacımız var?
Mekanik Felsefe, Monadlar, Din Felsefesi ve Bir Çocuk Kitabı
Metis yayınlarının küçük filozoflar serisinden bir kitap. Ancak gerçekten çocuklara hitap ediyor mu? Bence hayır! İçinde tecavüz ve bira kelimelerinin geçmesi, Jüpiter, Apollon gibi Yunan tanrıları üzerinden anlatılan metaforik hikaye ve bunlar üzerinden Leibniz'in mümkün dünyaların en iyisi argümanına gitmesi... Kitap bunu gerçekten bu yolu
Kitabın alt sözcüklerini yakalayabilirseniz Amerika övgüsünün, davranışçılık ve yine Amerika merkezli aşırı bilimselcilik övgüsünün olduğunu görebilirsiniz. Bunlara rağmen derin bir tarih bilgisi içeriyor ve Psikoloji okumalarına başlayanlar için ilk okunması gereken kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum.
Okur Takip Önerileri
Kalın olmasına rağmen su gibi okunup bitirilebilecek bir kitap ancak ben yoğunluğumdan dolayı bir ay gibi bir zamanda okudum.
İçeriğine gelirsek; psikolojiyi gerçek yaşama indirgeyerek suçların çözülmesinde, hukuk alanında, cinayet davalarında, sağlık alanında, pazarlama alanında ve daha birçok alanda kullanılan bir bilim olarak bolca deney, araştırma ve yaşanmış olayla anlatan bir kitap. Ki bu da beni oldukça heyecanlandırdı. Çünkü bu kitapla psikolojinin bir gizem olmaktan - terapi odalarından - çıkıp gerçek yaşamdaki yerini görmek çok keyifliydi.
Kitap elbette orijinal "Türlerin Kökeni" kitabı değil fakat oldukça eğlenceli bir şekilde evrim teorisine giriş niteliği taşıyor. Bazı noktalarda evrimin din ve yaratılışla ters düşmediği söylenirken, bir noktada da Tanrı'nın her şeye çok da müdahil olmadığı dünyanın kendi kendine de evrimleşerek devam edeceği bunun için Tanrı'yı yormaya gerek olmadığı gibi düşüncelerle deizme de atıflar var.
Manga olduğu için bir çocuk okuyabilir mi?
Kesinlikle hayır. Soyut düşünce dönemine girmemiş bir çocuk için -eğlenceli görünen bir kitap olsa da- kesinlikle uygun değil.
Evrim teorisini anlatırken tüm farklı fikirleri toparlayarak manga haline getirilmiş sanırım ama bu da klasik evrim ile dinin birbirini dışladığı savını desteklemekten başka bir işe yaramamış.
Bu açıdan yanlış anlaşılmalara müsait olabilir. Okuyucuya tavsiyem mutlaka ek kitaplarla destek almalarıdır.
Üzdü
Jung gerçekten avama hitaben yazmamış bu kitabı. Okuyup her sayfasını anlayana helal olsun diyorum. Okurken çok yoruldum. Keşke daha anlaşılır olsaydı. Çok zor bir kitap okuyacak olana da kolay gelsin.
Saffet Murat Tura'nın editörlüğünü yaptığı bu kitap Metis yayınlarının "Ötekini Dinlemek" serisinde yer almaktadır. Kitap dört bölüme ayrılmıştır. Freud okumalarına ön hazırlık da sayılabilecek ego ve ego ideali kavramlarına açıklık getirilen Reşit Tükel'in "Freud'un Metinlerinde Ego İdeali" başlıklı makalesi birinci bölüm olarak ele alınmıştır. Bu makale ile Narsizim makalesine geçiş aşamasında Freud'un dilinden ego ideali kavramı tanımlanmıştır.
**Zira psikoloji literatüründe çok farklı kelimeler olsa da Psikanaliz içerisinde gündelik yaşamda alışık olduğumuz kelimeler farklı formlara bürünüyor. Bu sebeple naçizane düşüncem Psikanaliz okumalarına başlamadan önce bazı kelimelerin anlamları hakkında ön bilgi sahibi olunması gerekiyor.
Kitabın ikinci bölümünde Freud'un "Narsizim Üzerine Bir Giriş" makalesi yer almakta. Burada belirtmekte fayda var. Freud esasında "Narsisizm" olarak yazılan ve bu şekilde okunan kelimeyi fazla kakafonik bulmasından kaynaklı özellikle "Narsizm" demektedir.
Kitabın üçüncü bölümü özel bir vakaya ayrılmıştır. Bu makalesinde 1903 yılında yayımlanan Denkwürdigkeitten eines Nervenkranken (Bir Sinir Hastasının Anıları) adlı kitabının yazarı olan ve dönemin önemli şahıslarından olan Dresden'de Baş yargıç olan Hukuk Doktoru Daniel Paul Schreber'in bu kitabından yola çıkarak Schreber'i Psikanaliz açısından incelemiştir.
Kitabın son bölümü ise Freud'un analiz ettiği Schreber vakasını analiz etme biçimine dair eleştirel bir makale yer almaktadır.
" Hikâye, Hay bin Yakzan’ın doğumuna daha doğrusu varlık sahasına çıkışına dair iki varsayımla başlar. İki seçenekle başlamak, bir dilemmayı metnin başına koymak, bütün metni bir olasılıklar haritasına dönüştürmenin anahtarı gibidir. İbn Tufeyl, en baştan yazdıklarını “mutlaklaştırma” ihtimalini imha etmek istemiştir sanki. İlk varsayıma
Okumadan önce
Okumak isteyenler için öncelikle şu üç maddenin bilinmesi lazım.
a) Kitap iki bölümden oluşuyor. Freud'un hayatının ve görüşlerinin yer aldığı ilk bölüm ile Freud'un kitle psikolojisini psikanaliz doğrultusunda incelediği ikinci bölüm.
b) Okuma yapmadan önce Freud'un diline ve üslubuna alışık değilseniz kitap anlamsız ve kargaşa dolu gelecektir. Bu sebeple Freud okumalarında ilk okunması gereken kitap değil bence.
c) Freud Kitle Psikolojisini Mcdougall ve Le Bon'un kitle psikolojisi fikirlerinden yola çıkarak inceleme yapıyor. Bu sebeple öncesinde bu iki kitabın ya da en azından Le Bon'un kitleler psikolojisi adlı kitabının okunması daha doğru olacaktır.
Kitap hakkında en açıklayıcı ve anlaşılır incelemeyi Esra Elmacıoğlu'nun yazısında okuduğumu düşünüyorum. Bu sebeple yazıyı olduğu gibi buraya bırakıyorum.
Orjinal PDF i de buraya bırakıyorum: academia.edu/34806218/Yuri_O...
Üzerine Konuşulası Bir Kitap
<<Spoiler>>
Kitabı okuduktan sonra annesinin yazmış olduğu kitabın içeriğine baktım, sonra da her iki kitabı okuyan ve kendisi de bir Mormon olan bir yazarın makalesini okudum. Çeşitli kaynaklardan Westover ailesinin fotoğraflı kanıtlarla yazılmış makalelerini de okudum. Bunca okuma yapmamın nedeni bu kitabın edebi bir eser değil
İnsana Dair
Plutarkhos-Moralia kitabından sonra benzer insani duyguları ve kurtuluş yollarının ele alındığı bu kitap aslında Gazali'nin İhyau Ulumi' d Din'in üçüncü bölümü olan Helak Edici Şeyler başlığının beşinci konusunun ayrı bir kitap olarak basılmış hali.
Üst üste bu kitapları okuduğumda dönemin İslam çeviri dönemi olduğu göze çarpıyor. Nitekim Gazali'nin ve bir önceki neslinin Yunan çevirilerinin yapılıp üzerine tartışılıp kitaplar yazıldığı bir dönem bu.
Gazali'nin bu kitabında da plutarkhos ile aynı cümleleri İslami bakış açısıyla yorumladığı görülebiliyor.
Kitabın en sevdiğim kısmı Gazali düşüncelerini desteklerken bolca ayet ve hadise yer veriyor. Bu da İslam hakkında konuşurken günümüz eksiğine dair ince bir eleştiri olsun benim tarafımdan. Zira herkesin bir düşüncesi, kulaktan dolma bilgiler ve şehir efsaneleriyle İslam'ın yanlış aktarılmasının olduğu şu dönemlerde ayet ve hadislerle konuşulmasına hasret kaldık.
Kader nedir?
Biri bana kader anlayışımı sorduğunda hep anlattığım olasılıklar dizisini, yazar enfes bir şekilde anlatmış. Roman diyemiyorum pek bu kitaba. Daha çok yazarın kadere bakış açısını metaforla anlatan ve aynı düşünceye sahip olmamdan kaynaklı da tanıdık bir simaya denk gelmişim gibi bende mutluluğa sebep olan bir kitap.
Şimdi bir öğretmen olarak kader anlayışı konusunda öğrencilerime de tavsiye edeceğim bir kitap olacak.
Düşünsel
Felsefi, düşünsel bir deneme dizini. Pinhan yayıncılığın bu yeni serisini pek bir sevdim. Sayfanın bir tarafı orjinal dili diğer tarafı çeviri barındırıyor ve çevirisi de enfes olmuş. Okurken su gibi akıp gidiyor.
Diğer taraftan yazarın bulunduğu çağ dolayısıyla düşünce yapısını anlasam da bazı düşünceleri artık geçerli değil. Kadınları yalnızca evde çocuk bakıp yemek yapan ve zayıf karakterli insanlar olarak ele almış mesela. O dönemde kölelik sistemi olduğu için köle efendisi olmakla ilgili de cümleleri var. Bunlar eksi kısım olsa da çağ sebebiyle anlayabiliyorum.
Kitabın sevdiğim kısmı ise, benzetmeleri. Böyle nefis benzetmeler okuduğumda gerçekten kendimden geçiyorum.
Kısacası tavsiye edilir...
Psikanalitik bakış açısından kıskançlık ve haset
Kitap Türkiye psikanaliz alanında öncü kimselerin kıskançlık ve haset duygularını psikanalitik açıdan ele aldığı kısa yazılardan oluşuyor. Aslında birden fazla makalenin kitaplaştırılmış hali de denilebilir.
Bazı yazıları okumak için öncesinde konuya hakim olmayı sağlayacak başka kitapların okunması da gerekebilir. Ancak çoğu yazı dolu dolu bilgi veren oldukça kıymetli yazılar anlaşılması da kolay.
Bu alana ilgi duyanlar açısından kesinlikle zevkle okunacak bir kitap.
