Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Halil

Halil
@TheManWhoSoldTheWorld
Kendime dijital notlar içindir.
Yalnızların Sıvaştırma Problemi ve Egzersiz nedenleri
"İnsan yalnız yaşadığı andan itibaren kendi geçmiş yaşantısıyla ilgili konuların yükü altında ezilir. Bu yük onu sersemletir. Bundan kurtulmak için de bunun bir miktarını onu her görmeye gelenin üstüne sıvaştırır, bu da bu sefer onların canını sıkar. Yalnız olmak demek ölüme yönelik alıştırmalar yapmak demektir."
Sayfa 391 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
"Sefalet ve uzun mesafelerin engeline takılan aşklar, gemicinin aşklarına benzerler, diyecek bir şey yoktur, aksini kanıtlamak olanaksızdır ve dört dörtlüktür. Kaldı ki, sık görüşme fırsatı bulamayınca, pek fazla kavga da edemez insan, bu da az şey değildir hani. Yaşam yalanla dolup taşan bir çılgınlıktan ibaret olduğuna göre insan ne kadar uzaktaysa, yalanlarına ne kadar çok şey katabiliyorsa, o kadar mutludur, bu da doğal ve olması gereken bir şeydir. Hazmedilmesi zor olan bir gerçektir."
Sayfa 376 - Yapı Kredi Yayınları
"Kuru kuruya yaşamak mı dediniz, tam bir tımarhane! Hayat, gözetmeni sıkıntı olan bir sınıfa benzer, zaten her dakika tepenizdedir, ne yapıp edip, mutlaka çok ilginç bir şeylerle ilgileniyormuş gibi yapmalısınız, yoksa gelir başınızın etini yer. 24 saatlik basit bir zaman dilimi olmanın ötesine gidemeyen bir gün, tahammül edilemez bir şeydir. Gün denen şey mutlaka upuzun ve neredeyse dayanılmaz bir zevk silsilesi olmalıdır, uzun bir çiftleşme olmalıdır gün, ister seve seve ister seke seke."
Sayfa 365 - Yapı Kredi Yayınları

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Kimse Acı'sını yarı yolda bir yerlerde ekmeyi boşuna hayal etmemeli. Boş bulunup da evlenmiş olduğunuz çirkin mi çirkin bir eşe benzer, Acı denen o şey. Ömür boyu onu pataklamak uğruna kendini tüketmektense onu azıcık olsun sevmeye gayret etmek daha akıl karı olabilirdi belki de. Değil mi ki onu cehennemin dibine yollayamayacağınızı daha baştan kabullenmişsiniz?"
Sayfa 357 - Yapı Kredi Yayınları
Terk-i Diyar Sebeplerinden
"Sefalet canavarı, o leş kokulu yaratık, peşinize düşmüşken tartışmanın ne âlemi var ki? Aklı olan çenesini kapar, siktir olur gider."
Sayfa 356 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
"Yoksullara verecek paranız yoksa, en iyisi yine susmaktır. Onlara paradan başka bir şeyden söz ettğinizde, onları kandırmış, yalan söylemiş olursunuz, hemen her seferinde. Zenginleri eğlendirmekse, kolaydır, sırf ayna bile yeterlidir örneğin, kendilerini izlesinler diye, öyle ya, zenginleri izlemekten daha keyifli ne var ki şu dünyada? Onları, yani zenginleri kamçılamak için, pörsümüş bir meme ucu gibi göğüslerini süsleyen Legion d'honneur nişanlarını her on yılda bir üst rütbeye terfi ettirmeniz yeterlidir, böylece onları bir on yıl daha oyalamış olursunuz. İşte bu kadar?"
Sayfa 346 - Yapı Kredi Yayınları
"Aslına bakılırsa ölüm alt tarafı birkaç saatlik bir iştir, hatta dakikalık, oysa bir rant tıpkı sefalet gibidir, ömür boyu sürer. Zenginler bambaşka bir biçimde kafa yaparlar ve bu çılgınca kendini güvence altına alma takıntılarını bir türlü anlayamazlar. Zengin olmak, başka türden bir sarhoşluktur, unutmaktır. Zaten insan bu yüzden zengin olur, unutabilmek için."
Sayfa 346 - Yapı Kredi Yayınları
"Zenginlerin karınlarını doyurmak için kendi elleriyle adam öldürmelerine gerek yoktur. Onlar başkalarını çalıştırırlar, öyle derler ya hani. Kötülükleri kendi elleriyle yapmazlar, zenginler. Parasını verirler. Onları hoş tutmak için herkes çevrelerinde pervane olur ve herkes halinden memnundur. Onların kadınları güzelken, fakirlerinkiler çirkindir. Bu, süslü elbiseler hariç, yüzyılların birikiminin sonucudur. Güzel, alımlı, besili, tertemizdir o kadınlar. Var olduğundan beri yaşamın becerebildigi tek şey budur. Gerisine gelince, düşe kalka ne kadar çabalarsak çabalayalım, er geç, ölüleri de canlıları da diri tutan alkole boğuluruz, bir yere de varamayız. Besbelli. Daha önce nice başka hayvanın ortada bıraktığı yavan iflası yeniden ve durmadan üretmek dışında kendi hayvanlarımızın da başlarına olağanüstü bir şeyler gelmeden gözümüzün önünde doğup, debelenip, geberdiklerini izlediğimiz bunca yüzyıl boyunca bu hep böyle olmuştur. Oysa olup biteni şimdiye kadar anlayabilmiş olmamız gerekirdi. Çağların ötesinden gelen bir sürü gereksiz canlı ardı arkası kesilmeyen dalgalar halinde gelip önümüzde ölüverirler hep, oysa biz yine de, öylesine bakıp, bir şeyler bekler dururuz... Ölmüşüzdür aslında ama bunu bile düşünmekten acizizdir. Zenginlerin pek besili, pek sahte, pek dinlenmiş kadınlarıysa, güzelleşiyorlar. İşte bu doğru. Aslında bununla yetinmek gerek belki de. Kim bilir. Bu en azından var olmak için bir neden sayılabilir."
Sayfa 344 - Yapı Kredi Yayınları, Ferdinand Bardamu
"Anıların bile bir yaşı, gençliği var... Onları küflenmeye bırakır bırakmaz her tarafından bencillik, böbürlenme ve yalan sızan iğrenç hortlaklara dönüşüverirler... Tıpkı elmalar gibi çürürler... Kısacası, gençliğimizden söz ederken, bir türlü tadını alamıyorduk. Içimize sinmiyordu."
Sayfa 342 - Yapı Kredi Yayınları
"- İnceldiği yerden kopsun, diye yanıt verdi, sıradan insanlara özgü düzgün dalgalar canıma yetti artık... Yaşın ilerlediği halde, hâlâ gülme sırasının sana gelmesini bekleyedurursun, sıra sana geldiğinde de... Tabii bunun için de çok sabırlı olmak gerek... Çoktan gebermiş ve gömülmüş olursun... Namuslu addedilen meslekler, öyle denir ya hani, aslında hödüklere uygun bir business'tir... Zaten sen de bunu en az benim kadar iyi biliyorsun...."
Sayfa 321 - Yapı Kredi Yayınları, Robinson
Reklam
"İnsanlar o boktan anılarından, çektikleri sıkıntılardan bir türlü vazgeçmek istemezler ve ne yaparsanız yapın bunun dışına çıkmalarını sağlayamazsınız. Ruhlarını böyle oyalarlar. Bugün yaşadıkları haksızlıklardan intikam almak için geleceği bokla sıvamaya ugraşırlar kendi içlerinin derinliklerinde. Hem adil hem de ödlektirler aslında. Doğaları budur. "
Sayfa 308 - Yapı Kredi Yayınları
"Doğrusu, benim de hiç acelem yoktu, tıpkı onlar gibi. Öyle bir noktaya, belki de yaşa gelmiştim ki, insan artık her geçen saatin neler kaybettirdiğinin bilincinde oluyordu. Öte yandan, zamanın yolunda zınk diye durabilmek için gerekli bilgelik gücüne henüz erişebilmiş de değildik, kaldı ki durmasını bilseydik dahi ta gençliğimizden beri bize hep hükmeden ve hayran olduğumuz o ilerleme çılgınlığı olmadan ne yapacağımızı da bilemezdik. Zaten artık onunla, yani gençliğimizle eskisi kadar gurur duyamıyorduk, gelgelelim henüz herkesin önünde itiraf edemiyorduk gençliğin belki de sadece bundan, bir an önce yaşlanma hevesinden ibaret olduğunu."
Sayfa 300 - Yapı Kredi Yayınları, Ferdinand Bardamu
"İnsan bir yerde takılıp kaldıkça, nesneler ve insanlar iyice yozlaşıyorlar, çürüyorlar ve sırf sizin hatırınıza leş gibi kokmaya başlıyorlar. "
Sayfa 287 - Yapı Kredi Yayınları
"Ruh cümlelerle yetinmesini bilir, oysa beden öyle değildir, o daha müşkülpesenttir, kas da olsun ister. Beden daima elle tutulur bir gerçektir. bu yüzden de hep hüzünlüdür ve tiksindirici bir görüntüsü vardır."
Sayfa 283 - Yapı Kredi Yayınları
"Hasta eksik olmuyordu, ama aralarında vizitesini ödeyebilecek durumda olan ya da ödemeyi kabul eden pek yoktu. Tıp, nankördür. Zenginler size takdim ettiklerinde, uşak yerine konmuş olursunuz. fakirler aynı şeyi yaptıklarındaysa hırsız muamelesi görürsünüz. "
Sayfa 276 - Yapı Kredi Yayınları
286 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.