Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

AB

AB
@Tremors
*Kanal ve sayfalara abone olmuyorum.
Sabitlenmiş gönderi
Demem o ki...
Kur'an'ı Kerîm'de okudum, okuyorum da. Roman, hikaye de okurum, belirli aralıklarla. İlmihal, hadis kitapları karıştırırım sık sık. Şiir ile aram eskisi gibi olmasa da kopmuş değil. İslam büyüklerinin kitapları, menkıbeler, akaid kitapları da okurum. Yer yer siyasi, biyografi tarihi kitaplar da okurum. Kısacası aklımın yettiği her türü okurum. Ne mübarek Mushaf-ı Şerif'i okudum diye çok dindar oldum, ne Nazım'ı, Dostoyevski'yi okudum diye komünist. Tarih kitapları okudum diye tarihçi kesilmedim milletin başına, siyasi kitaplarda okuma yapmak için illa kendi "görüşüm olsun" demedim. Okuduğum bütün kitapları laf olsun, torba dolsun diye okumadım. Kapağı kapatınca düşündüm hep. Bana yararını, kattıklarını düşündüm. Hala bu minvalde okurum. Belki az, ama öz. Demem o ki, aklı kıt olan insan okuduğun kitaptan bile yaftalar seni. Onun fikri sabittir, değişmez. Dini paylaşım yaparsın, yargılar. Roman-hikaye-şiir paylaşırsın, önceki paylaştıklarına laf eder. Ne yapsan memnun olmaz, olmayacaktır da. Gelişime, değişim ve dönüşüme, kısacası hakikate kör ve sağırdır. Siz her türden bol bol okuyun. Okuduğunuzu anlama yolunu tutun. Araştırın. Fikri sabit, görüşü sabit olmayın. Gelişim böyle başlar ve sürer.
Reklam
Ne diyordu ayet-i celile;
"Akrabaya, yoksula, yolda kalmışa..." 🗯 İşittik de, kavrayabildik mi?
Sanayi toplumu tasarımı, işbölümü uzmanlaşması ile geçmiş dönemin kölelik düzenlemesini yeniden kurmuş, bulunuyor. Modern zamanların köleliği yıktığı bir zandır. Hobbes, servet iktidar demektir, diyordu. Serveti olmayanlar iktidar olamayacak, yani iktidarın istemi doğrultusunda yönlendirileceklerdi. Böylece işe kırbaçlarla götürülen paryalarla çalar saatin çığlıklarıyla yola koyulan müstahdemler arasında bir fark görmediğimizi vurgulamış olmaktayız.
Sayfa 99 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Burjuva devriminin toprak kölelerini 'azat' etmesi sahtekârlıktı. İşsiz kalan köylü, emeğini burjuvalara âz bir paraya satarak yaşamaya koşullanacağı bir yapıya sürüklendi.
Sayfa 98 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Dinler tacirlerin ticaretini, kölelerin köleliklerini, imparatorların iktidarlarını bozarak gelip; herkesin her an zengin-fakir, yöneten-yönetilen, cehdeden-ilm tahsil eden insanlar olmalarına fırsat kazanmalarını sağladı. Kısaca dinler hiçbir zaman asgari hayat düzeyi belirleyip insanları bu düzeyde yaşamayı başarmalarına terketmedi.
Sayfa 98 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Reklam
Bilginin, batının (kapitalizmin) tüm dünyayı kendine benzetme çabaları nedeniyle batılılaştığı bir süreç yaşıyoruz. Yılık kişi başırna 3000 Amerikan Dolarına bilgisayar, internet, telefon, kitap, yayın, TV üzerinden bilgi ağına katılabilmekten söz ediliyor. Bilgi parayla elde edilebilen bir gücü ifade ediyor. Oysa dünya nüfusunun çok büyük kısmının senelik geliri bu meblağın altında kalıyor. Bilgiye ulaşmak sınırlı bir zümrenin ayrıcalığı haline gelmiş bulunuyor. Batılı bilgiyi kullanmak geri kalmış toplumların ekonomik refahını ve toplumsal huzurunu sağlamaktan uzak görünüyor. Üçyüz yıl süren Batı takipçiliği kısmi bir zenginlik sağlamış olmanın ötesinde değil. Kalkınma düşleri görülmeye devam ediliyor. Bütün pis, zahmetli, külfeti nimetinden fazla olan sanayi kolları (çelik imāli, otomobil, altın arama, reaktör inşaı, doğalgaz ve petrol rafine işlemleri vs.) sanayinin merkezi sayılan ülkelerden çevre ülkelere aktarılıyor.
Sayfa 93 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Bilgi, bilme eyleminin izleği mânasında değil, bir iktisadî aygıtın işleyişi için değer kazanıyor. Kredi kartlarınızla alış verişlerinizi, pasaportunuzla seyahat ilişkilerinizi, telefon faturanızla arkadaşlarınızı, bunların hepsiyle ise ideoloji/din ve zihniyetinizi tesbit eden büyük bir aygıtın sayısal birimine dönüşülüyor.
Sayfa 93 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Osmanlı toplumuna belediye kurumu girdiğinde mahalle teşkilatını yıkarak yerleşti. Belediyelerin Avrupa'da burjuvaların yönetim biçimi olduğunu yukarıda Durkheim'den naklen vermiştik. Mahalle, sınıf esasına göre kurulmuş birlik değildir.
Sayfa 91 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni, Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez. Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini, Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz, Değil mi ki ayaklar altında insan onuru, O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış, Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru, Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş, Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın, Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene, Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın, Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’ e, Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, Seni yalnız komak var, o koyuyor adama. Çeviren:
Can Yücel
Can Yücel
📌
William Shakespeare
William Shakespeare
Gazeteciler vukuatı görüntülemeyi, trafikçiler kazaya uğramış kazazedeyi yol kenarına çekip trafiği düzenlemeyi, bankacılar haksız yere faiz toplamayı, avukatlar suçluları savunmayı, bakıcılar başkalarına ait hasta çocuk ve yaşlılara hizmet etmeyi sürdürüyorlar; oysa aynı durumun başlarına gelmesini istemezlerdi. Meslekler insanın yalnız kalıp düşündüğünde yapmayı vicdanının reddettiği şeylerin aksi istikametindeki davranışların kutsallaşmasını sağlıyor. Buyurgan ve otoriteryan birliktelikler kuruyor.
Sayfa 86 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Reklam
Ahlaklılık, bir cemiyete bir gruba bağlılıktan ibarettir. Cemiyet ahlakın gayesi, kurucusu veya yapıcısıdır. Şahsi gayelerin ahlâk değeri yoktur.
Sayfa 86 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Bilgi ve maharetlerin meslek haline gelişi sınıflı toplum yapısını talep eden kültürlerin ürünüdür.
Sayfa 86 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Herkesin kendine ait ev sahibi olma, geçimini temin etme, hareket etme (seyahat), eş edinme, nesil sahibi olma gibi haklarının önüne geçmeye çalışan zihniyetlerin eşyalarla (hür insan faaliyetleri ile) değil mallarla (kölelik angaryalarıyla) ilgisi bulunabilir. Teknik, bize eşya değil mal (milk hatta mülk) vaadetmekte, iblisçe üflemektedir.
Sayfa 84 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
İsa'nın üç eşyasından sözedilir: Kaşık, maşrapa, tarak. Modern insanın ise yaşamak için daha fazlasına yani mala ihtiyacı bulunuyor. Bu durumu nasıl açıklamak gerekir: İsa'nın ilkelliği ile mi yoksa yeni insanın malsız yaşayamayacak denli kendini ifsad ya da deforme ettiği ile mi?
Sayfa 83 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Seri üretim, kişiye özel eşya tasavvurunu ezip geçti.
Sayfa 81 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Braudel, Avrupa kentlerini anlattığı kitabında (Maddi Uygarlık, Ekonomi ve Kapitalizm) İslâm şehirlerinin düzensiz, pis, yazın tozlu kışın çamurlu sokaklan olan yerler olduğunu yazdı. Ona göre bu şehirler ancak siyasî olarak bağımsızlaştıkları dönemlerde (İslâm toplumunun kargaşalarla parçalandığı anlarda) Avrupa'daki kentlere benzemişlerdir. Bu yazarlar Batı dışında başka bir hayat kurulabileceğini ve bu hayatın dinamiklerinin teşekkülünün farklı olabileceğini kabul etmiyorlardı.
Sayfa 81 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
14bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.