Ellerini yıkarken aynada gördüğü yüz, özgüvenli ve girişken davranmayı bir türlü beceremeyen bir genç kadının yüzüydü. Neşeli olmayı bilmediği için hep kendisini suçlamıştı. Böyle durduk yere mutsuzluk üretebildiğine göre , mutlaka bir şeyi yanlış yapıyor olmalıydı. Ama Mutluluk Sınavı´nı geçememek kendi kabahati değildi belki de. Hüzünlü olmak insanın kasten işlediği bir cürüm değildi. Belki de doğuştan böyleydi o. İllaki mutlu olmaya çabalamak daha uzun boylu olmaya çabalamak kadar beyhudeydi.
ALINTI. Bn ne annem gibi dindarım, ne babam gibi kainatın beş duyumla kavradığım şeylerden ibaret olduğuna kaniyim.Öyleyse ben neredeyim ? Ne mutlak dindarlığa , ne mutlak akılcılığa dahil olmak isteyenler için başka bir yaklaşım , yeni bir varoluş şekli yok mu acaba ? Bir üçüncü yol mesela ? Kim bilir ?
´´´Pekala hanımlar,beyler. Yastıklarınız elinizde. Şimdi varsayalım, sıcak bir sobanız var, dışarısı da buz gibi. Uyumaktan başka ne gelir elinizden? ´´