Bitmemiş,bitememiş bir hikaye.
Üstad, gerçek bir hikaye deseydi inanirdim. Çünkü savaş yıllarinda o hengamede her şey, insanlar içindi. Günümüz de bile insanlar, gerçek aşklarına kavuşamaz iken Clarissa nın hayallerini yaşaması beklenemezdi. Savaş yılların da "insanlığın" karanlık bir denizde nereye gittiğıni bilmeden çaresizce çırpınışları, okuru bir derin hüzne sokuyor. Boğulmuyorsun ama kurtuluşa inancın yok. Savaşın bizden alıp götürdükleri sadece canlarımız değil. Hayallerimiz, umutlarimiz,insanlığımız herşeyimiz...
Üstad ve kitap ile ilgili birbirinin ayni bolca miktarda çalakalem yazı var. Incelemelerin hepsi sanki birisi tarafından farkli yazilmak istercesine yazilmiş gibi duruyor. Hepsinde tamamlayamamış son kitabı olduğunu ve hikayenin 2. bölümümünun ilk bölüme göre edebi açıdan biraz düşük kaldığindan bahsetmiş ezberci arkadaşlar. Tamam bunlar gerçek ama yani hiç mi söyleyecek farkl,özgün iki kelaminiz yok? Yok ise neden yazıyorsunuz yada yazmak zorunda hissediyorsunuz?
Aslinda hikaye olay örgüsü kahramanlar ve kişililleri her açıdan muhteşem ve herkesin pay çıkarabileceği sanki gerçek bir hayatin kesiti gibi. Herkes kendinden bir şeyler bulabilir bu metinde.
Yani demem o ki siz siz olun birbirini tekrar eden çalakalem yorum ve incelemeri kulak asmadan kendinizi CLARISSA'nın hüzünlü dünyasına bırakın. Saygılarimla!