Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kader Yıldız

Kader Yıldız
@Velleity
Kendi mezar taşını yazan bir yerkürede, terbiyeli cesetler gibi davranacak kadar ağırbaşlı olalım. (CİORAN)
Keder içinde olduğunda insan düşünmüyor. Mutlu insanlar için ‘makul olun’ demek çok kolay.
Sayfa 22 - Can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Alışkanlığınız olduğu üzere açıkça dilenen bütün dilencilere iyilik yapmanın yeterli olmadığını düşünüyorsanız, gerçekten çok vicdan azabı çekmelisiniz madam. Size göre, utangaç fakirlerin de kim olduğunu tahmin etmeniz gerekiyor.”
Sayfa 19 - Can yayınlarıKitabı okudu
O benim ilk dünyama ait hafızanın taşıyıcısıydı.
Sayfa 22 - Can yayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bu his bir işaretti, onun hayatımdaki zaman açıcı rolünün sona erdiğinin işareti.
Sayfa 36 - Can yayınlarıKitabı okudu
İçinde doğup büyüdüğüm bütün bu hayat bana anlamsız görünüyordu: boş, korkutucu, adi, utanç verici, içinde kör, zayıf ve iğrenç hayvanların yaşadığı bir yeraltı ini misali kokuşmuş. Gezici ve leş kokan cesetlerin yaşadığı bir kuyuya düşmüşüm gibi geliyordu ve o fazlasıyla şehirli gökyüzündeki yıldızların da insan inlerinin pis coş­kusundan sönmüş oldukları endişesiyle geceleri gözlerimi yukarıya kaldıracak gücüm dahi olmuyordu.
Reklam
Kimsenin benim için yaşamasını istemiyorum. Sevemem ve sevilmek istemiyorum. Beni rahat bırakın. Beni yalnız bırakın.
Bu yavaşlıkla nasıl yaşayabiliyorsunuz, insanlar? Her şeyin nasıl yavaş hareket ettiğini, her şeyin nasıl da katlanılmaz sakinlikte gelip geçtiğini, bütün bu dünyanın nasıl da, son dönüşlerini yapan yorgun bir makine havasında olduğunu hissetmiyor musunuz? Hepimizin uykulu, mahmur, uyuşuk göründüğünün farkında değil misiniz?
Değişmek isterdim. Ama cidden değişmek... Anlıyor musunuz? Tamamen, bütünüyle, radikal biçimde değişmek. Yani, bir başkası olmak. Benimle hiçbir ilişkisi olmayan, benimle en ufak bir bağı olmayan, beni tanımayan, beni hiç tanımamış olan bir başkası.
Ayrıntılarda ele vermez mi insan kendini? Başkalarına anlatamadıklarınla beslenir, varlığını sürdürür herhalde. Başkalarından saklandıklarınla gelişir. Fakat, her zaman güvenebilirsin ona. Yalnız kaldığın, yalnız ve çaresiz bırakıldığın zaman, karşındakine her şeyini verdiğini ve tükendiğini sandığın zaman (karşındaki her şeyini alıp kaçmışsa) hemen yardıma gelir: biraz daha dayan, merak etme ben yanındayım, der. Üzülme, der; her şeyini kaybetmedin: ben varım. Belli etme zayıflığını; bunu da atlatırız. Ayrıca, kimsenin istediği yoktur bu “şey”i. Nermin bile farkında değil ona vermediğim “şey”in. Herkes gibi, kendi istekleriyle ilgili, benim vermek istediklerim o kadar önemli değil. Her şey iyi gittiği sürece, bunun önemi yok...
herkes buna benzer hayaller kurmuştur diyorlar hayır böyle düşünüyorsanız anlatmayacağım bir kelime daha alamazsınız benden demek sizin için insanın bu saçma hayaller uğruna ömrünü tüketmesi hiçbir şey ifade etmiyor nasıl etsin her gün milyonlarca insanın başına olmadık işler geliyor ölümler kazalar genç yaşta başa gelen amansız hastalıklar hangi birine üzülelim duymaya yetişilmiyor değil değil anlatmak istediğim bu değil susuyorum artık konuşmayacağım zaten kelime haline cümle haline getirince olmuyor oysa bir bilseniz ben düşüncemde dünyayı nasıl idare ediyorum aslında sizin dünyanız da fakir geliyor bana ancak bugünkü düzende birtakım imtiyazlar sağlayabilirsiniz bana ya geçmiş yüzyıllar onları nasıl yaşayacağım hayır bütün istediklerimi yaşamaya hayatım ve sizin imkânlarınız yetmez oysa ne kadar iyi olacaktı tabii siz anlamadıktan sonra değeri yok benim gibi olmalı herkes o zaman da bana haklı muamele edilmez elbette çok şey beklediğimi biliyorum her zaman da bekledim her yeni tanıştığım insandan tanışır tanışmaz neler bekledim o daha adımı öğrenmeden ben onunla ilgili hayaller kurdum ümit etmeye başladım hemen ve o insan yanımdan bir dakika bile ayrılınca ben öyle yerlere varmıştım ki hayalimde bu ayrılmayı bir ihanet saydım gücendim hayır benimle başa çıkılmaz
Reklam
günseli son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum sevgilim şeytan bilir nelere takılıyorum neler düşünüyorum günlerdir yatıyorum hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim evet aklım gene karışmadan
Bütün önemli kişilerin muhafızları var: Ben yalnız bırakılmamalıydım. Yalnız istemesini biliyorsunuz. Ne istiyorsunuz benden? Burhan’a dergiyi çıkarması için yardım etmedim mi? Onun yerine sabahlara kadar oturup yazı yazmadım mı? Güner’in projesini oturup çizmedim mi? Karşılık olarak on lira verdiği zaman, ayıp olmasın diye almadım mı? Annem üzülmesin diye, kendime bir oda bile tutmadan on yıl o iç karartıcı odamda yaşamadım mı? Babam benimle övünsün diye can sıkıntımı yürürlükten kaldırıp üniversiteyi bitirmedim mi? Her sözünüze başımı sallamadım mı? Neymiş efendim? Hiçbir işin sonunu getirmemişim. Siz başlamayı bile göze almadınız. Benimle içinizden gelerek hangi yaşantıma katıldınız? Benimle yaşanmazmış. Ne biliyorsunuz? Ben bile kendimle yaşayamamışım. Bu sözünüze gülmek isterdim. Metin gibi acı acı gülmek isterdim. Neden başaramayacak birine bu görevi verdiniz o halde? Neden içimi böyle arzularla doldurdunuz? Alacağınız olsun. Bu dünyaya bir daha gelişimde, ikinci gelişimde bütün borçlarımı ödeyeceğim.
Ve bir kez daha yüksek sesle soruyorum kendi kendime: Sen yaşadığına inanıyor musun? Çokça, derinlemesine, yoğun yaşadığına inanıyor musun? Yanıt veriyorum: Hayır, yaşadığıma inanmıyorum. Hayır, çokça, derinlemesine, yoğun yaşadığıma inanmıyorum. Ben de herkes gibi bir alçak, bir yavan, bir hadımım! Resimlerle tasvir edilmiş koca bir dünya vardır odamda: kartondan adamlar, kıtıktan kadınlar, dumandan dağlar. Bu şeylerin hepsini güzelce düzene koydum ve bazı güneşli günlerde bunların hepsi harika bir görüntü oluşturuyor. Ve odamda kalıyorum. Bu benim bütün dünyam ve bütün hayatım; her gün ev tanrılarına dualar ediyor ve penceremin altından, sokaktan geçen, evlerinde benimki kadar şirin bir yapay dünyacığı olmayan insanların üzerine tükürüyorum.”
Bazen gürültücü ve sevimli bazen de sessiz ve hüzünlü oluyordum. Bu halimle arkadaşlarımı etrafıma çekiyor sonra da onları aniden terk ederek çabucak geçen bir bulut kümesini izlemek yahut yapraklara düşen yağmuru dinlemek için gidip sadece oturuyordum.
Sayfa 76
Kişisel bir mutsuzluğa karşı ruhunuzda kuvvet bulabilirsiniz ancak istemeden başka birinin mutsuzluğunun sebebi haline gelmek işte bu tek kelimeyle dayanılmaz bir şeydir.
Sayfa 97
1.652 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.