"Kendini yüzyıllarca yaşlıymış, kuruyup dağılmış, insanın bir bakış atıp tekrar üstünü örteceği bir şeymiş gibi hissediyor. "Alın bunu" diyecekler sanki; "hurda bu."
"Ev yemeği gibisi yoktur. İzahı güç ama özel bir şey söz konusudur, bir duygu. Miden bunun parası ödenmiş bir yemek olmadığını, sevgiyle pişirildiğini bilir sanki."
"Çocukluğumdan beri var bende bu hastalık. Semptomlar gayet belirgindi, ama kimse tedavi etmeye çalışmadı. Oyuncaklarımı başka çocuklara verirdim. Asla yalan söylemezdim. Asla hırsızlık yapmazdım. Okul kavgalarında bile bana vuranlara karşılık vermezdim. Öteki yanağımı çevirirdim. Bu hastalık derecesinde iyi yüreklilik yıllar geçtikçe daha kötü bir durum aldı, ama kimse bu konuda bir şey yapmayı aklından geçirmedi. Oysa hastalık derecesinde kötü yürekli olsaydım beni hemen psikiyatra götürür, önünü kesmeye çalışırlardı. Ama iyiysen?"
"Pamuk Prenses'ten de ders almak lazım. Günün birinde Prens'in geleceğini hayal etmişti. Ama o zamana kadar surat asıp sızlanacağı yerde, Yedi Cücelerle güzel bir hayat yaşadı."