Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mehmet Meşe

Mehmet Meşe
@Xaloxeso
Mehmet Meşe yorumladı.
225 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Mehmet Meşe okurunun profil resmi
Hayatımda okuduğum en güzel kitaplardan biri. Böyle bir savaş eleştirisi az bulunur.
Reklam
Mehmet Meşe bir yorumu yanıtladı.
"Türkiye'nin en büyük sorunu erkeklik"
Sayfa 121Kitabı okudu
Dijwar okurunun profil resmi
Feminizm'i benimseyen bir kadının, böyle bir yorumu kesin dille söylemesi oldukça yanlış bana göre. Türkiyenin en büyük sorunu bu mudur gerçekten? Bunun yerine ahlak(etik) sorunu dese hadi neyse. Çünkü bu ülkede kadında da, erkekte de ahlak sorunu mevcut. Tüm dünyada bu sorun mevcut. Ama ben Türkiye'nin en temel ve büyük sorunu bu desem, feminizmin karşı durduğu en temel şeye "cinsiyetçilik"e katkı sağlamış olurum. Feminizm, Simone De Beauvoir'un da sıklıkla dediği gibi feminizm sadece kadın haklarında değil "toplumsal sorunlar" için de bir mücadeledir. Ve bunu çeşitli savaşa hayır, ırkçılığa hayır, barış için vs. gibi çeşitli yürüyüş, mitinglerle örneklendirir. Yazarın mantığıyla hareket edeceksek en büyük sorun erkeklik değil, kadınların kendilerinin farkında olmamalarıdır. Bu bir aklama değildir elbette. Erkek şöyledir böyledir demeye gerek bile yok bu toplumda. Sadece Türkiye'nin en büyük sorununu "erkeklik" ilan etmek oldukça yanlış fikrimce. Ki bu yaklaşım cinsiyetçi bir yaklaşım bile olabilir. Ve feminizm en çok buna karşıdır. Adalet sorunu? Eğitim sorunu? Sağlık sorunu? Hatta bana göre en çok Kürt sorunu(buna her ne kadar Kürt sorunu demek yanlışsa da) Saygılar...
3 önceki yanıtı göster
Mehmet Meşe okurunun profil resmi
İnan Keser birikimli bir akademisyen ama eserlerinin metodolojik anlamda kanımca bazı sorunları var. (Not: Kendisinden bir yıl ders aldım ve onu yakinen tanıyorum)
5 sonraki yanıtı göster
Mehmet Meşe yorumladı.
120 syf.
10/10 puan verdi
Yazılmış en iyi savaş karşıtı, savaşın iç yüzünü, üzerimize kabus olup çöküşünü anlatan kitap hangisi? Hepsini bir kenara bırakın. Şimdiye kadar size önerdiğim, okuyun diye ısrar ettiğim bütün kitapları da kenara koyun! Kapıların Dışında'ya verin önceliği. Wolfgang Borchert, ikinci dünya savaşını yaşamış, 3 yıl cephede bulunmuş, döndüğünde ise 'kapıların dışında' kalmış bir yazar. Savaşın ruhunu bu denli hissederek ve hissettirerek anlatmasının sebebi bu. Savaştan dönüyorsun fakat sen o eski sen değilsin. Bıraktığın yer, bulmayı umduğun gibi değil. Ailen yok. Nefes alamıyorsun. Hayat yok! "Her yer enkaz, herkes kaypak." Okurken, yazarın her satırda acı çektiğini anlıyorsunuz. Üstelik, yazdıklarını yaşadığı için de iki kez çekiyor bu acıyı. Hayır bin kez! Hayatta olduğu, nefes aldığı her an acı çekiyor. Sizin de okurken onunla birlikte ciğeriniz tükeniyor. Bu nedenle mutlaka, mutlaka okumalısınız bu kitabı ya da tam da bu sebeplerle okumayın. Çünkü, binlerce ölü gördükten sonra bir daha eskisi gibi olamayan; savaşa, savaş emri verip de karısının sıcacık koynunda yatmaya devam edenlere, düzene, hayata, Tanrı'ya isyan eden Wolfgang Borchert, sizin de kitabı okuduktan sonra eskisi gibi olmanıza izin vermeyecek. Acı dolu yaşam öyküsünden bahsettiğim ve kitaplarını yorumladığım video: youtu.be/KKbVMoluEvM
Kapıların Dışında
Kapıların DışındaWolfgang Borchert · Can Yayınları · 20216,3bin okunma
Mehmet Meşe okurunun profil resmi
Okudunuz mu bilmiyorum ama, Eric Maria Remarque'ın "Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok" adlı kitabı savaş karşıtı kitaplar arasında en iyilere girebilir.