Bu kitap sahiden kapıların dışında kalan genç bir insan tarafından yazılmış tiyatro eseridir. Kitabın konusu yazarın kendi hayatından esinlendiği açıkça belli olan ikinci dünya savaşı sonrası yüreği yorgun bedeni tam olmayan bir askerin yaşama, ölüme tutunuşunu anlatıyor.. Anlatmıyor acı gerçekleri yüzümüze vuruyor..Savaşın maddi, manevi, psikolojik tahribatını gözler önüne seriyor. Şu cümle ile vicdanımızın derin iç çekişlerini duyuyoruz.
"Biz her gün bir cinayete kurban gider, her gün bir cinayet işleriz. Biz her gün bir cinayetin önünden kayıtsız geçer, gideriz."
Bir acıyı insan kaç farklı lisan ile anlatabilir?
Buram buram dram kokuyor her sayfa.. Ve kurgu değil gerçeğin taa kendisi malesef ki okuduklarımız..
Ana karakterin hayal kırıklığını, acısını, yarım kalmışlığını, kimsesizliğini yüreğimde fazlaca hissettim..Dili ve anlatış itibari ile akıcı ve dikkat çekiciydi.
Savaşın yıkıcı özelliği tüm iliklerimize kadar hissettirilmiş. Savaştan dönen bir askerin psikolojisini size başarılı bir şekilde düşündürüyor. Mutlaka okunulması gereken savaş karşıtı bir eserdir..
Ve kitabı okuyanlar başlığı çok iyi anlayacak..
Kitabı bana tavsiye eden bir arkadaşıma da teşekkürlerimi borç bilirim.