Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gülçin Seyidova

Gülçin Seyidova
@Xxuniversee
우주
Graphic Designer
BEU // PHYS
6 Haziran
47 kütüphaneci puanı (Geçen ay: 3)
1318 okur puanı
Ekim 2020 tarihinde katıldı
"Hatırlama işini, diğer insanlarla bağlarımı telefonumun ellerine bırakmıştım. Artık hiçbir şeyi hatırlama zahmetine girmiyordum. Böyle düşününce, cep telefonlarının insan beynine korkunç bir zarar verdiğini anladım."
Sayfa 48
Reklam
Telefonlar yok olursa;
Normalde bütün yolcular telefonlarına bakardı ama bugün farklıydı. Aksine insanlar kitap okuyor, müzik dinliyor, dışarıdaki manzarayı seyrediyorlardı. Boş vakitlerini doldurmakta hiç de zorlanmış gibi görünmüyorlardı. Hatta yüz ifadeleri neşeliydi.
Sayfa 43
"Cep telefonları henüz yirmi yıldır hayatımızdaydı ama bu kadar kısa bir sürede bile bütün kontrolü ele geçirmişlerdi. Sadece yirmi kısa yılda, aslında ihtiyacımız olmayan bu alet hayatlarımızın hakimi olmuş, bizi onlarsız yaşayamayacağımıza inandırmıştı. İnsanoğlu cep telefonunu icat etmekle kalmamış, bir de telefonsuz kalma endişesini doğurmuştu. Kim bilir, belki insanlar mektup göndermeye başladığında da aynı yollardan geçmişti. İnternet için de geçerliydi. İnsanlık tarihi boyunca yeniliklere can vermiş, karşılığında eskileri kaybetmiştik."
Sayfa 41

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Telefonlar dünyadan kayboldular. Aslında düşününce, o kadar da kötü bir olay değildi, özellikle söz konusu cep telefonlarıysa! Son zamanlarda aptal telefonumla sabahtan akşama, hatta yatağa girene dek oynuyordum. Artık ne kitap ne gazete okuyordum."
Sayfa 40
Belki de korkuları ile başa çıkmakta yanlış bir yol seçmiş olan bu gibiler, korkmaya başlayınca düşüncelerini değiştirmeye, eğlence, iş ya da başka bir şey düşünmeye çalışırlar. Oysa her çeşit korku, korkuyla yüz yüze gelmekten sakınıldığında daha fazla artar.
Sayfa 63
Reklam
Endişe de bir korku biçimidir ve bütün korku biçimleri yorgunluk yapar.
Sayfa 63
"Şeytan'ı hiç gördünüz mü? Ben gördüm ve şunu söylemeliyim ki kendisinin korkunç kırmızı bir suratı ya da sivri kuyruğu yok. Ve kesinlikle dirgeni de yok! Şeytan tıpkı size benziyor."
Sayfa 11
"Yaptığımız şeyler, sandığımız kadar önemli değildir; başarı ya da başarısızlıklarımız da sandığımız kadar önem taşımazlar. Büyük üzüntüler bile unutulabilir; mutluluğa yaşam boyunca son verecek gibi görünen felaketler bile zamanla kabuk bağlar ve acıları hemen hemen duyulmayacak derecede azalır. Üstelik bütün bu kişisel düşüncelerin üstünde ve ötesinde bir gerçek var ki, hiç kimse dünyanın çok büyük bir parçası değildir. Düşüncelerini ve umutlarını benliğinin üstünde bir şeye yöneltebilen birisi, dünyanın sıradan dertlerinde, tam anlamıyla bencil birisi için olası olmayan bir huzur bulabilir."
Sayfa 60
"Zamanında epey konferans verdim; başlangıçta dinleyici karşısında heyecanlanır, bu nedenle de çok kötü konuşurdum, bu iş bana öyle zor gelirdi ki, konferanstan önce bacağım kırılsa da konuşma yapmaya çıkmasam diye dua eder, sinir gerginliğinden bitkin bir duruma düşerdim. Derken, iyi de, kötü de konuşsam çok önemi olmadığına kendimi inandırdım; öyle ya, her iki halde de evrende bir değişiklik olmazdı. O zaman anladım ki, iyi ya da kötü konuştuğuma ne kadar az önem verirsem, konuşmam o kadar iyi oluyordu; böylece sinir gerginliği yavaş yavaş azalıp sonunda yok oldu."
Sayfa 60
"Akıllı insan, sorunlarını gerektiği zaman düşünür; başka zamanlarda ise başka şeyler düşünür; gece hiçbir şey düşünmez."
Sayfa 59
Reklam
"Modern hayatta sinirsel yorgunluktan kaçınmak zordur. Bunun birinci nedeni, şehirde çalışan adamın, çalışma saatlerinde ve özellikle evi ile işyeri arasında geçen sürede katlanmak zorunda kaldığı gürültüdür. Gerçi şehirde yaşayanlar bu gürültülerin çoğunu duymamayı öğrenmiştir ama yine de neden oldukları yorgunluktan kurtulamaz ve bunları duymamak için harcadığı bilinçaltı çaba nedeniyle yorgunluğu büsbütün artar. Farkına varmadığımız yorgunluk nedenlerinden birisi de yabancılarla sık sık karşılaşmamızdır. İnsanda da, tıpkı öbür yaratıklar gibi, kendi türünden olan olan yabancıları dost ya da düşman olarak değerlendirme içgüdüsü vardır. Yeraltı trenlerine binilip-inilirken yaşanan telaş sırasında bu içgüdünün dizginlenmesi gerekmektedir; dizginlenme ise, zorunlu olarak bir arada olunan yabancılara karşı genel bir öfke duygusu yaratır. Sabahları işe gitmek için binilecek toplu taşıma araçlarına yetişme telaşı da hazım zorunluğuna yol açar. Sonuç olarak, kara paltolu işçi, yazıhanesine gelip de günlük işine başladığında, sinirleri çoktan yorulmuştur ve karşısına çıkacak her insanı çekilmez birisi olarak görmeye hazırdır."
Sayfa 58
Modern şehir halkının çektiği can sıkıntısı, doğadan uzak kalışından kaynaklanır.
Sayfa 56
"Benim savım şu ki, başarı mutluluğun sadece bir öğesidir ve eğer diğer öğelerin tamamının feda edilmesi pahasına elde edilmişse, çok pahalıya mal olmuş demektir."
Sayfa 44
"Biz Tanrısız bir dünyaya, onlardan daha çok alışmışız, ama hem Tanrısız hem aşksız bir dünyaya henüz alışmış değiliz; ancak bunu da başardıktan sonradır ki, Tanrısızlığın gerçekte ne olduğunu anlayacağız."
Sayfa 34
4.909 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.