Çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan
Bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer
Okyanus diyelim istersen ya da sen söyle
Batık bir gemiyim orda, seni bekliyorum
Upuzun bir sessizliğim fırtınalar patlarken
Gövdem köle tacirlerinin barut yanıkları içinde
Ve gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu su
Çocuksun sen, büyümek yakışmazdı hiç
Gülüşünün kokusuyla yeşerdi bu elma ağacı
(Soluğunun elma kokması bundandı belki)
Bir elma kokusuna tutundum düşerken
Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
Çocuksun sen, çocuğumsun
AHMET TELLİ
Bedreddin, herkesin göremediğini gönül gözüyle görebilmiş bir bilge kişiliktir... Dünyanın tüm ayrıntılarını fark ederek ve fark ettirerek yaşamıştır Bedreddin...
En büyük düşmanımız cehalettir. O cehalet ki; kan davası kisvesiyle ırkdaşını, dindaşını hatta akrabasını hiç gözünün yaşına bakmadan katlettirir.
( Şeyh Bedreddin )
Ölür müyüz? Biz ki insanlığın geleceği için çaba harcamışız. ve dahi binlerin, milyonların kalbine girmeyi başarmışız, hiç ölür müyüz?...
( Börklüce Mustafa )
Dünyada her gün, evet, her gün 25.000 kişi açlıktan ölmektedir. Ölmelerinin nedeni dünyada insanları beslemeye yetecek yeterli yiyecek olmaması değildir.
Biz her şeye,
esirgeyen ve bağışlayan,
çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan,
hep esirgeyen ve hep bağışlayan
rabbin adıyla başlayan adamlarız anna.
büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.
sanayi devriminde bile,
karanlık, rutubetli, çok bağırışlı,
çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız
bir fabrikada hayatta kaldık sırf bu yüzden.