Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yeliz Öztürk

Madde yoldur; mânâ hedeftir; biz hedefe yönelmediğimiz için bütün kazancımız sonsuz bir yorgunluktan ibaret kalıyor.
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
Hayat, canbazın üstünde gezdiği ip gibidir, iman da bu ipin üstünde yürüyenin elindeki muvazene değneği gibidir. Emin ve tehlikesiz adım atmak isteyenler, mutlaka bu değneğe sahip olmalıdırlar.
Sayfa 112Kitabı okudu
Fakat kim ne derse desin, ben, baharın bu muzaffer ve başı yukarı saltanatında, bir aşk acemisinin helecansız toyluğunu bulurum.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yolun iki tarafındaki ağaçlar hep birden çiçeklenmiş, sonu bulunmaz bir gelin duvağı gibi kopmadan uzayıp gidiyor.
Bir kimse ilim sahibi olur, alîm deriz; beldeler keşfeder kâşif deriz; fen hârikaları icat eder, mûcit deriz; sanat hassâsiyetini dile getirir sanatkâr deriz, deriz, deriz... Fakat kolay kolay insan diyemeyiz. Zîra insanlık sıfatına layık olabilmek için hayvanlık duygularını dizginlemiş olmak lâzımdır.
Sayfa 59 - Kubbealtı yayıneviKitabı okudu
Reklam
Aynada bir parmak izi dahi leke sayılır; o, bir nefesten bile buğulanarak cilasını kaybeder; gönlümüz ki bir aynadan daha cilalı olması lazım gelirken, onu, benliğimiz, gururumuz, kibir ve merhametsizliğimizin çamuruyla sıvayıp duyularından, asli istidadından uzaklaştırıyoruz.
Vakit geldi mi kâh rüzgar bahane olur, kâh yağmur, kâh da böyle bir sarsıntı.
Rahat ümidiyle fare deliğine de girsen, orada da bir kedi pençesi gelir seni bulur.
Sayfa 46 - Kubbealtı yayıneviKitabı okudu
Mutsuzdum, ama mutsuzluğumu kendime bile zar zor itiraf ediyordum. Derdime derman olacak bir ilaç bilmediğim gibi, aramak niyetinde de değildim çünkü. Pişman olmak beni korkutuyordu. Hatalarımı telafi etmek için atılması gereken adımların, bunca yıl yaşadığım her şeyi manasız çıkaracak olması zoruma gidiyordu. Ama ben manamı yitirmekten ziyade, çok geç kalmış olmaktan korkuyordum asıl...
Sayfa 400Kitabı okudu
Kafamı kaldırıp adına baktığımda, içinde sevinçle kederin harmanlandığı, garip bir duygu, neredeyse kağıt kesiği gibi, tarifi zor bir sızı duydum. Unutma beni apartmanı...
Sayfa 180Kitabı okudu
Reklam
İstediğim zaman istediğim her şeyden vazgeçebilmek kaybetmek istemediğim tek lüksümdü. Hayatım boyunca vazgeçme hakkımdan hiç feragat etmedim. Can acıtmak pahasına olsa bile...
Sayfa 141Kitabı okudu
Yeterince uzağa gidersem gerçekten bir şey görebileceğimi, gezdikçe dünyamın renklenip büyüyeceğini sanırdım. Ama öyle olmadı. Daha çok aradığımı bulamamanın verdiği hüzünle, bir çeşit hayal kırıklığıyla dönüyordum yollardan.
Sayfa 109 - #HeykitapKitabı okudu
Şu yeşil yuvanın saklı aşiyanında, şu serin gölgeler altında bir an olsun yanlız olmaktan doğan derin bir mutluluk ferahlamasıyla mest olmuştuk. Her tarafta huzur!
Sayfa 55 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Sabah uyanıp pencereden bakan kim bu kadar edebi cümleler sarfeder ki?
Şafak vakti uyandım. Penceremin önündeki leylak dalı üzerinde gizlenen yaramaz bir saka kuşunun tatlı sesiyle ötüşü ne kadar ruh okşayıcıydı! Seherin gönlü avutan renkleri gökyüzünü kuşatmaya başlıyorken bütün etraf ümit kadar tatlı, sevda kadar hazin bir güzellik tablosu gösteriyordu. Güneşin gülümseyen ışıkları yavaş yavaş ovalara kadar yayılıyor, her yerde neşeli bir hayat uyandırıyordu. Ah... Benim emellerim, benim sabah ümidim böyle ebediyen karanlık, ebediyen siyah mı kalacaktı?
Sayfa 15 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Evet, talihimle aynı renk olan bu siyah elbise, bugün bana pek yaraşıyordu. Muhitim siyah! Ümidim siyah! İstikbalim siyahtı! Benim en fazla yakınlık duyduğum bu karanlık renk, hayatımın ayrılmaz bir yoldaşı olduğu için onu gökyüzünün en tatlı maviliklerinden, seherin en güzel renklerinden, günbatımının gönül çelen kızıllığından daha çok sevdim.
Sayfa 47 - İş Bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.