Kuşlar göçer, mevsimler geçer, her yara elbet iz bırakır. Herkes gider, acılar kalır, her yara sahibini gözünden tanır. İnsanlar için gözünü feda etsen, zaten kördü derler. İnsanlar için aklını kaybetsen, zaten deliydi derler..
Karagözlüm, kavuşmayı beklerken
Ayrılığın vakti geldi, duydun mu
Beraberce diktiğimiz çiçekler
Açılmadan önce soldu, duydun mu
İçimde acıdan ırmaklar çağlar
Gözlerim yaş dolu, gönlüm kan ağlar
Tatlı hatıralar, sıcak sevdalar
Hakikatsiz rüya oldu, duydun mu
Kara talih ile olunmaz yarış
Eğer küskün isen gitmeden barış
Belki son ayrılık, belki son görüş
Kavlimiz yarıda kaldı, duydun mu
Çok olur dağların karı-kıcısı
Böyle imiş alnımızın yazısı
Bu mevsimsiz ayrılığın acısı...
Ok vurdu sinemi deldi, duydun mu
KARAKOÇ’um, kalbim yara, dilim lâl...
Ömrümün ufkunu sardı bir melâl
Beslediğim umut, kurduğum hayal
İçime ateşler saldı, duydun mu ?
Cahit Zarifoğlu'nun "Sanki biraz sonra ağlayacakmışsın gibi sürekli. Hani yağdın yağacaksın ama yüreğin böyle hep bulutlar, bulutlar" dediği..
Sen bilmezsin ama Oğuz Atay demişti,
'sevmek kolay bir iş değildi'
İşte ben o büyük işe kalkıştım.
Seni sevmek gibi büyük kocaman bir iş...
Yanımdayken; gülümsemene bakıp içimden " bu şimdi benim mi" diye çaktırmadan sevinmek...🕊
Yan ama tütme!.. Diyor,
İbn-i Haldun...
Yan ama tütme!..
Çok sev ama sus!..
Hasret çek ama sabret!..
Acı çek ama belli etme!...
Kırıl ama küsme!...
Sır tut, sözünü tut,
elinden tut, yüreğinden tut.
Ve bu tuttuklarını asla bırakma...