Aleyna

Günümüzde bir Müslüman da itikadi konuları, fıkhi meseleleri anlamak için çaba gösterebilir. Bir mezhebe bağlı olmanın gerekliliği kişiye göre değişebilir. Kişinin ilmi birikimi yetmiyorsa yaşadığı bölgede yaygın olan mezhebin kaynaklarını okuyarak, görüşüne itibar ettiği, bilen birilerine sorarak araştırdığı konunun hükmünü, fetvasını öğrenecektir. Dolayısıyla bir mezhebe bağlı olmak doğal bir durumdur.
Reklam
Mezhepler meşruiyetlerini naslara referansla sağlamaya çalışırlar. Bazı durumlarda bir görüşü benimsemiş mezhep mensubu, bunu delillendirmek için nassa müracaat etmektedir. Yani nassın gereği olduğu için değil, önceden belirlediği görüşüne delil bulmak için nassa gitmektedir. Bu durumlarda nas, ifade etmediği anlamları çıkarmak için yorumlanarak tevil edilebilmektedir.
Cevaplar tek kaynaktan alındığı için Müslümanlar arasında ihtilaf çıkmıyordu. Onun vefatından sonra da sorular sorulmaya devam etti. Cevap makamları çoğaldı, cevaplar az-çok farklılaştı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir taraftan insan hakları gibi bir masal dünyası üretilirken, diğer taraftan da güçlü, zulmetmek zorunda olduğuna inanılan zalim bir dünya kuruluyor. Kendinden üstün bir otorite tanımıyor; bir çerçeve ahlakı, çerçeve tanımı yok, dolayısıyla yaptığı hiçbir şey onun nezdinde zulüm olarak tanımlanmıyor.
Mütevazı ve dengeli bir hayat yaşayan insanın simasına, hareketlerine o hayat, dinginlik, huzur siner. Kalbin hali vücuda hakim olur, inşallah öyle olur, vücut kalbe hakim olmasın. Kalpte sekinet varsa o bütün fiillerinize siner, önce nazarlarınızdan görünür, bakışlarınızda onu hissedersiniz.
Reklam
Sadece aklın döllediği bir medeniyet atom bombası üretiyor ama kalbin, aklın dizginlerini tuttuğu bir medeniyet insanlığa bu ölçüde zarar verecek bir şeyi kabul etmiyor.
Bazen şifa olacak bir söz eğer Cenab-ı Hak onu murat etmişse hiç olmayacak biçimde koskoca kıtayı, denizleri aşarak olmadık bir yerde bir insanı bulabiliyor. Dolayısıyla hiçbir insandan, hiçbir şarttan, zamandan ümidi kesmemek lazım.
İnsan kendini aldatamıyor... Çoğu insan ikili bir şahsiyet yaşıyor gördüğüm kadarıyla. Bir kendi beni var, Yunus'un söylediği, bir de başka bir ben inşa ediyor.
"Hûş der dem" diye bir söz var. İki nefes arasındaki zamanın farkında olmak... Nefesi çok ayırt etmiyoruz. Astım hastası olursak fark ediyoruz ama hayat, nefes demek.
Çok iş, çok hız, çok seyahat... Kendini bu şekilde daha canlı hissedeceğini düşünüyor halbuki uyuşuyor aslında.
Reklam
Bugün bizi biz düzenlemiyoruz. Ne dilimizi, ne hayat aktivitemizi, ne mantalitemizi ve ne de maalesef duygularımızı. Bizi başkaları düzenliyor. Avamı, nefs-i emmare düzenliyor. Onun için kaybettik.
Şu an dünyada dizginlenemez bir özgürlük var, peki bu özgürlük insanlara huzur getiriyor mu? Hayır getirmiyor. Küreselleşme sonsuz özgürlük istiyor ki nefs-i emmarenin önü açılsın, bu sayede tüketim artsın.
Akıl çok güçlü bir silah ama kendi başına bir şey yapması mümkün değil. Ona istikamet çizilmesi lazım.
Necip Fazıl, "Düşünüyorum, O'ndan evvel zaman var mıydı?/Hakikatler boşluğa bakan aynalar mıydı?" diyor. Boşluğa bakan aynalarda bir şey görmezsiniz, aynanın karşısında ona akis verecek birinin olması lazım.
Güzel olan sadece 'En Güzel'in bir yankı ve yansımasından ibarettir. Hangi yüce ülkünün bendesiyiz ve dilimize pelesenk olan şarkı neyi terennüm etmektedir, mesele budur.
440 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.