Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sümeyye

Sümeyye
@_Cansumeyye_
Sıkı Okur
Okumak bir nefes gibi... Boğulacağını hissettiğinde sığınılacak bir liman. Yeni hikayelerin içinde olmak... Öyle güzel bir şey işte.
Sabitlenmiş gönderi
Hz Musa'nın duâsı
رَبِّ إِنِّي لِمَا أَنزَلْتَ إِلَيَّ مِنْ خَيْرٍ فَقِيرٌ ﴿٢٤﴾ "Rabbi inni limâ enzelte ileyye min hayrin fakir" "Rabbim, bana göndereceğin her hayra öylesine muhtacım ki" (Kasas Suresi 28:24)
Reklam
Psikoloji insanı mutlu etmeye çalışmaz, insanın daha anlamlı ve güçlü bir hayat yaşaması için çalışır.
Çok küçük bir nesneyi, söz gelimi küp şekeri, gözümüzün dibine kadar yanaştırsak küp şekerden başka şey göremeyiz ve bu da dünyayı görmemize engel olur. Dertleri gözümüzde büyütüp olduğundan büyük görmek buna benzer. Her şeyin bir yeri vardır ve her şey yerine konmalıdır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bazı insanlar dertliliği kendisinin mazur görülmesi için meşru bir mazeret olarak ileri sürerler. Dertli olmanın kaba, anlayışsız, sabırsız davranmayı makul hâle getirebileceğini düşünerek hareket ederler.
Bir büyüğümüz, "Vaktim yok deme, iradem yok de" demişti.
Reklam
"Sahip olmadığımız paralarla ihtiyacımız olmayan şeyleri alarak sevmediğimiz insanları etkilemeye çalışıyoruz."
Biri çok sevdiğimiz arkadaşımızın evine, diğeri de hiç sevmediğimiz başka birinin evine giden iki merdiven olsa bunları adımlarken hissedeceğimiz motivasyon benzer midir?
Çıktığın yolda, bugün, yelken açık, yapyalnız, Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervasız, Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar!.. İnsan, âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar. Yahya Kemal Beyatlı
"Neden sağlam olduğunda nasıl ortadan kalkar." ~Nietzsche~
Canım sıkılıyor" çok anlamsız bir cümledir, canının sıkılacağı vakti nereden buluyorsun, yoksa hayalsiz misin?
Reklam
Acı tecrübeler
Farklı kurumların sorumluluk alanında olan ve çeşitli zihniyetlerde insan yetiştiren bu okulların varlığının ortaya çıkardığı durum, Galatasaray Lisesi'nin ilk yıllarında bir süre müdürlüğünü yapan De Salve tarafından 1874 tarihli bir yazıda oldukça etkili bir şekilde ifade edilmektedir: "Avrupa'nın hiç bir başkentinde, aynı şehir halkını oluşturan çeşitli gruplar, Istanbul'daki kadar birbirlerinden bıçakla kesilmiş gibi zıt özellikler taşımaz. Eğitim, ülkenin çocuklarını ve gençlerini ortak kurumlarda toplayıp, onların fikir ufuklarını genişleterek, aralarında yavaş yavaş birlik ve kardeşlik bağları kurarken, burada eğitim şimdiye kadar, daha ziyade her türlü yakınlaşmadan uzaklaştırmaya yönelmiştir, çünkü her toplum, parası ile kendi okullarını kuruyor ve eğitim kendi ana dilleri ile veriliyor, dini gelenekler ile siyasî art niyetlerin sürup gitmesine çalışılıyor."
Amiin
"Allah'ım senden hayırlısını isterken beraberinde hayırlısına razı olacak bir iman ve hayırlıyı fark edecek ferasetli bir kalp nasip eyle."
Ama doğru.
Üsküp'teki (ve diğer Makedonya şehirlerindeki) heykel enflasyonu, Müslümanlar arasında ironiyle karışık esprilere bile konu oluyor. Mesela, ülke nüfusunu sorduğunuz biri, size şöyle bir cevap verebiliyor: "Yüzde 10 heykel, gerisi karışık".
O manzaraya şahit olduğum an tarifsiz bir hüzün yaşamıştım.
Makedonların, Üsküp'ü bir "Hıristiyan şehri" haline getirmek için, mevcut bütün boşluklara çeşitli boyutlarda heykeller istiflediğini fark ediyorsunuz. Üsküp'te, heykeller camilerin karşısına dikiliyor adeta. Şehrin Osmanlı ve Müslüman geçmişi tamamen yok edilmek istenircesine.
1.454 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.