Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Elif KIZILDAĞ

Avrupa'ya sadakat, minnet yarışındayız Dünyayı zimmetledik, cennet yarışındayız Çalıp-oynamaktayız, kaçırdık keçileri Gidiş rekora doğru, cinnet yarışındayız.
Reklam
Türkiye Türklerindir, başka lafa lüzum yok Arif olan anlasın, ahmaklara sözüm yok Çözüm: Birlik, kardeşlik ve tevhid anlayışı Daha bunlar dışında bir başkaca çözüm yok.
Yarın mı uzakta, dün mü uzakta Ölçüp anlamaya yetmez gücümüz. Azrail kapıda, akıl tuzakta Can tende durdukça bitmez acımız.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Siyah ufukların beyaz sancısı Uykuda mı hala, yolda mı yoksa? Meyvelere sinmiş hasret acısı Kabahat kökte mi, dalda mı yoksa?
Çağdaşlık bulunca iffeti yitirmişiz Sürü, yığın olunca milleti yitirmişiz Ne karnımız doyuyor, ne gozüzümz doymakta Şükre uzak kalınca nimeti yitirmişiz. 12.01.1996
Reklam
Putları dikmek kolay yıkmak o kadar zor ki Bataklığa düşünce çıkmak o kadar zor ki İnançsızlık ayrı dert fikirsizlik ayrı dert Çaresiz dişinizi sıkmak o kadar zor ki...
Haramla helale riayet etsek Türkiye beş yılda süper güç olur. Bu bozuk sisteme uyar gidersek Zaman heba olur, yarın geç olur.
Sayfa 13 - 17.08.1995Kitabı okuyor
İsim olarak niçin GERDANLIK? Kıymetli madenleri, kıymetli taşları emek vererek, sanat harikası haline getiren kuyumcular hanımların boyunlarına taktıkları takıya GERDANLIK adı vermişler.. Benim elimde ne maden var, ne kıymetli taş ne de ben gerdanlık yapacak meslek ustasıyım.. Amma şiiri kuyumcu titizliği ile işlemek vazifemdir.. Kime hangi tür gerdanlık lazımsa onu söz kalıbı içinde yazdım, boynuna asılması icabedenlerin boynuna astım.. Siz de dilediğiniz boyunlara asınız.
Şair: Yaşadığı çağı yorumlayan, gelecek, çağlara mesaj gönderen söz sanatçısıdır. Şiir: Madde ve mana iklimine açılan gönül kapıdır..
Abdurrahim Karakoç bir dergiye verdiği röportajda kendisini tarif ederken; "Ben ne Karacoğlan'ım, ne Yunus'um, ne de Fuzuli'yim... Ben, benim." demiştir.
Sayfa 5 - SunuşKitabı okuyor
Reklam
Gazel
Rüzgâr ışıdı titredi çiğ gül düştü Tutunduğu dalı tutuşturup bülbül düştü Gün doğumundan gün batımına kızardı bahçe Bir bir leylak nergis lale ve sümbül düştü Ne çam dayandı ne kestane ne kavak ne nar Bin yıllık çınar gürül gürül düştü Geçti mi ki yeşilin sonsuzluk yüklü çağı Kader yanardağından kızıl kara kül düştü Vakit görmemişti böyle bir kıyameti Akıl sarardı karardı ruh gönül düştü
Sayfa 19 - 1982Kitabı okudu
Saat saat sona eren tutsaklık Bir sırrın aynasında tüten buğu Meczupluğun kıyısında görünen ışık Mecnunluğun batısında sallanan doğu
Kalpler kırık, birileri ötekilere küsmüş. Hasretin bel kemiğine kazmayı vuranların boynu bükülmüş. İnsandır bu; hatırlamak üzere unutur, acıkmak üzere doyar ve vazgeçmek üzere sever.
Büyük düşler görmeye gerek yok. Yemeği beğenilmiş bir kadın mutlu demektir.
Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
1.635 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.