Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kübra Davutoğulları

Kübra Davutoğulları
@_HalktanBiri_
Okumak, karanlıklara meydan okumaktır!
Anlatmıyorum ama sormuyorlar, soruyorlar ama fark etmiyorlar, görüyorlar ama müdahale etmiyorlar. Yavaş yavaş kayıp gidiyorum ellerinden, dert etmiyorlar. İçime kapanmadığımı, içime küstüğümü bilmek istemiyorlar. Var olamamanın beni öldürdüğünü hissetmek istemiyorlar.
Reklam
Çocuk tabiatlı kaldığımdan büyüklerle aram hâlâ bir türlü düzelmiyorsa, içimde bir âlem saklayarak onun solmadığını ve susmadığını görmekle ne kolay teselli buluyorum!
Bu sesleri, dünya yüzünde en eski hatıralarımdan biri olan sesleri, zaten gecelerimde sonraları da, daha manevî ve fikrî şekillerde yine duymakta devam edecek değil miydim? Geceler, bana aynıyla gizli, mecnun huylu gelen geceler, şimdi de tabiatın buhranını ve feryadını değilse ruhumunkilerini duyuyorum.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
..."Bütün bunlar da senin için bir hayır var elbette. İnsanın bazen akıldan geçmesi gerek. Akıl baştayken hakikatten uzaklaşmak da mümkün. Aklı bir kenara bıraktığında hakikat elinden tutar insanın."
Reklam
Yüzüne bakanlar onun bir nehir gibi çağıldadığını düşündüklerinde, abim bir çöl susuzluğunda boğuluyordu. Gerçekte ne hissettiğini kimseler bilemezdi.
Çünkü hayat o kadar suratını asıyordu ki, karşımda yeni olan her şey bir öncekinden daha kötü olacak gibiydi.
Bir oyundaymışım da ebe beni unutup gitmiş gibi. Yıllarca oyunun kaldığı yerden devam etmesini bekleyen bir çaresizdim. Sobelenmek pahasına ortaya çıkıyordum ve kimseler varlığımı umursamıyordu. Boğazım patlarcasına bağırıyordum: Burdayım! Burdayım! Burdayım!
Bir kelimenin, görüntünün, sesin peşine takılıp dirseklerim parçalanıncaya kadar sürüklendiğim oluyordu...
"Neyin var?" "Hiçbir şey... Hiçbir şeyim yok." Son zamanlarda bu soruyu her sorduklarında aynı cevabı verdim. Soran kim olursa olsun, ne amaçla sormuş olursa olsun yanıtım hep aynı oldu. Gözlerimdeki samimiyetsiz ifade fark edilmesin diye yüzümü hafifçe yere eğip, biraz da dudağımı umursamazlık hissi uyandıracak şekilde büküp, her şeyin olması gerektiği gibi ya da en azından alışıldığı gibi gittiğini söyledim. Karşımdakilere bir zarar vermediğimi düşündüğüm yalanları daha kolay söylüyorum.
Reklam
Hevesleri, beklentileri, erteledikleri, kursağında kalmış kelimeleri, kaçırılmış bakışları, gizledikleri, bitirilmemiş mektupları, susuşları ve istemsiz veda edişleriyle tamamlanmamış bir cümledir insan. Son anda binmekten vazgeçtiği bir otobüs, suskun kalınmış bir telefon araması, sinemada yanında duran boş koltuğa bakışı. Tamamlanmamış bir cümledir insan. Yalnızlığıyla bile bir araya gelemeyecek kadar ıssız. Bütün bunlara rağmen hayat, yine de anlamlı bir cümle kurabilme isteğidir.
Hasan-ı Basri, bir müslümanın kendisinin gıybetini yaptığını duyunca ona bir tabak helva gönderip şöyle demiş: "Duyduğuma göre sen bana sevaplarını hediye etmişsin. Ben de sana helva hediye ediyorum."
İnsanın kendini onarması, doktora gidip kırılmış kolunu tedavi ettirmesi gibi pratik bir iş değildir... Kol kırılsa, kırılan şey somuttur; koldur. Elle tutulur gözle görülür bir yerdir kol. Ancak kırılan yer duygular ise yani somut değil, soyut bir gerçeklikse ve kırılmalar ta çocuklukta başlamışsa... Zarara uğramış duyguları bulmak ve onarmak için daha farklı bilgilere ve yöntemlere ihtiyaç duyulacaktır.
Önce hayret ettik, sonra alıştık. Her şeye alıştık. Zeki hırsız haberleri görüp sahtekarlıkla zekayı zihnimizde bağdaştırdık. Cinayetleri, ağlayan insanları, yanan ormanları görmeye alıştık. Filmlerde gördüğümüz bomba sahneleri yüzünden gerçek savaş görüntüleri bizi etkilemiyor artık. "Buna da mı seyirci kalacaksınız?"
Sizinle tanıştığım için çok mütehassıs oldum. Böyle söylemeyin. Tanıştığımız için memnuniyet duyduysanız, bunu doğru kelimeyle ifade edin. Bir noktaya dikkat edin "ı" harfi yerine "i" harfi kullanın. Deyin ki: "Sizinle tanıştığım için çok mütehassis oldum." "Mütehassis" duygulanmış demek, "mütehassıs" ise uzman demek.
154 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.