Uzun zamandır her açıdan beni etkileyen böyle bir kitap okumamıştım. Din, eğitim, sevgi, ahlak, toplum... Aklınıza gelecek her konuda şu anda içinde yaşadığınız toplumu sorgulatan bir kitap bu.
Üç bilim adamının sadece kadınların olduğu bir ülkeye gitmesini anlatıyor. Bildikleri, alıştıkları toplum da yok kadınlar da. Her şey onlar için yeni neredeyse.
Eğitim okul ile verilmiyor, yaşam boyu devam ediyor. Bütün ülke onlar için aslında kapalı bir mekan olmayan okul resmen. Çocukların yürümeye başlarken ayakta durma çabaları bile çocuklar için eğitim ve oyun.
Kuralları yok. Yönetici yok. Çünkü zaten herkes çocukların iyiliği için çabalıyor. Bir çocuk bütün ülkenin çocuğu sayılıyor.
Tanrıları için bir şey yapmıyorlar, yani onu memnun etmek için. Onlar için hissettikleri tanrı anne sevgisi gibiydi. Annelerini memnun etmek için hiçbir şey yapmamaları gibi. Çünkü zaten yaptıkları şeyleri annelerinden gördükleri için yapıyorlar. Tanrıları cezalandırmıyor. Çünkü anneleri bile kızmıyor onlara. Hataları hastalık gibi görüyorlar. Tedavi ediyorlar.
Geçmişten gelen düşünceleri benimsemiyorlar. Çünkü şu anki nesil daha gelişmiş. Ya da daha gelişmiş olmalı.
Sadece kadın ya da sadece erkek, fark etmez, böyle bir ülkenin varlığı o kadar güzel bir düşünce ki. Daha anlatmadığım bir sürü konu var kitapta.
Hikayeyi anlatan kişinin kitap içerinde ara sıra yazdığı gibi yazacak olursam; Bu kitap KESİNLİKLE OKUNMASI GEREKEN bir kitap.