Karakterler arasında geçen konuşmalar neredeyse ℅90 nisbetinde mahalli lehçede konuşulduğu şekliyle yazılmış. Yakası, bağrı açılmamış hitap biçimleri, tabirler, deyişler, sövgü, küfür, ilenç ve beddualar... Akış çok kere kesilmiş, mekan geçişleri kafa karıştırıcı, bazı tezatlar ve unutmaktan ileri gelen mantıkî hatalar olsa da okuması keyifli bir kitap. "Karakol aynası", "dinlendirme borusu", "kurbağayı koşuşturan alet" tabirleri ile ne kastedildiğini anlayamadım. Bilen varsa bildirse; ne iyi olur.