Kaçımız hatalarımızı, eksiklerimizi, yapmadıklarımızı, ağlatıp incittiğimiz yüreklere kör olmanın yolunu İçimizdeki şeytan, ah bu içimdeki karanlık taraf diye açıklamadık ki?
İlla cümle kurmaya gerek yok, kaçımız mücadele etmek yerine, şeytana yüklediğimiz eksiklerimize, yanlışlarımıza sığınmadık ki?
Bir devrin hezeyanları, aynı evde yaşayan ama birbirinden kopuk aileler, üç beş kuruş için yerlere kadar temenna ile eğilenler, mağrur duruşun anlamından dahi uzak insanlar. Birbirinden farklı, hepsi hayatımızın gerçeği olan karakterler.
İş olsun diye okunmaz bir kitap.
Bakmak lazım, ne kattı bana, ne öğrendim? Macide'nin dik duruşunu, Ömer'in gel-gitlerine rağmen ayağa kalkma çabasını, Bedri'nin safiyetini ve Nihat ruhluların şu dünyayı nasıl kararttığını öğrenmiş miyiz?
Ben neyim, neredeyim, İçimdeki Şeytan'ı ne kadar zaptedebiliyorum diye sorduğumuzda cevabı huzursa doğru yoldayız. Yürümeye devam...