En kaba haliyle antropoloji yani insanbilimi, geçmiş ve günümüz toplumunda yaşayan insanların çeşitli yönlerini inceleyen bir bilimdir. Bu kitap ise devlet, bürokrasi, siyaset ve antropoloji, devlet antropolojisi, antropolojide tarım ve köylülük, kent calismalari ve antropiloji, is antropolojisi, feminist antropoloji, antropolojide Müslüman kadın ve faillik, antropolojide etnik azınlik ve konar-gocerler, spor antropolojisi, dil antropolojisi, medya ve iletişim antropolojisi, sağlık antropolojisi başlıklarında ve başlıklardan da anlaşılacağı üzere bir çok temada antropolojik bir inceleme olarak karşımıza çıkmaktadır. Her bir bölüm kendine has çok değerli bilgiler, önemli tartışmalar ve yanıt bekleyen bir takım sorular barındırmaktadır. Özellikle birçok çalışma ve kaynağa atıflarda bulunması devam okumalar icin merak ve ilham uyandırmaktadır. Benim değerlendirmem bu kitap okunması gereken önemli bir kaynaktır.
Harici ve dahili olmak üzere iki tür başarı vardır. Dahili başarı demek kendi değerlerinize, yani asıl önemli olan şeye göre yaşamak demektir. Dış dünyada ne kadar iyi iş çıkardığınızla ölçülen harici başarı da açıkçası önemlidir ve asla önemsiz değildir.
DAHİ savaşçı olmanın yolları:
D- Derin nefes almak ve yavaşlamak
A-Anda olanları gözlemlemek
H-Hayatınızı anlamlı kılan değerlerinize karar vermek
İ-İnandığınız değerler doğrultusunda harekete geçmek
Hayatın içinden, iliklerimize kadar hissettiğimiz bir çok yaşantıdan oluşan harika denemeler. Bir çırpıda okunacak ve okudugumuzda o cok özlediğimiz samimi sohbetleri tattıran lezzetli bir deneyim. Şimdilerde böylesi deneyimleri gerçek hayatı gectim çoğu kitapta, şiirde, şarkıda vs. bulmak bile zor. Kesinlikle okuyun derim. Keyifli okumalar :)
Nasıl yani? Cimri para için sağlığını, zevklerini, hatta dürüstlüğünü feda etmeyi başaracak da biz entelektüel çalışma gibi cömert bir amacı, her gün ona tembelligimizden birkaç saati feda edebilecek kadar sevmeyi başaramayacak mıyız?
Anlayış değişir. Bilgi değişir ama her şey olduğu gibidir. Dünya her zaman yuvarlaktı ama insanlar onun yuvarlak olduğunu iddia ettiği için öldürüldü çünkü diğerleri anlamadılar. Değişen şey anlayıştır, nesnenin kendisi değil.
Not: Spoiler icermektedir.
O adamın üç ayrı fotoğrafına baktım... girişiyle ve "Yaşamım utançla doludur. İnsan yaşamının ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok." Şeklindeki cümlelerle başlayan güncelerde ;
"Sen ne istiyorsun Yozo?" sorusuna cevap veremeyen bir çocuğun ilerleyen yıllarda yanıtlamaya çalıştığı başka sorular....
-Toplum nedir ki? İnsanların çoğulu mu? Bu toplum denilen şey somut olarak nerededir? Yine de her nasılsa, şiddetli, sert, korkutucu bir kavram olduğunu düşünerek yaşamıştım hep. .... Herkes, birey olarak kendisinin korkunclugunu, gizemini, duzenbazlığını, düşkünlüğünü bilsin! gibi dilimin ucuna birçok söz geldi ama...
- Güven dolu saf bir yürek suç mudur?
-Direnç göstermemek suç mudur ?
İnsanlığımı yitirdim.
Artık ben, asla insan değildim.
Şu an ne mutluyum ne de mutsuz.
Sadece her şey geçip gidiyor.
Gibi harika cümle ve sorgulamalar içeren müthiş bir kitap. Yazarın kullandığı dil gerçekten çok güçlü. Her bir satırında insan kendinden izler bulabiliyor. Kesinlikle okunmalı!