Dürtülerimiz yalnızca açlık, susuzluk ve şehvetten ibaret olsaydı, neredeyse özgür olacaktık. Oysa şimdi esen her rüzgardan, tesadüf eseri edilmiş bir sözden ya da o sözün zihnimizde uyandırdığı manzaradan etkilenir durumdayız.
Sayfa 122 - Can Yayınları, Fotoğraflı KlasiklerKitabı okuyor
"Sanki Ortadoğu'da savaşlar yoktu, sanki hiçbir yerde bir baskı rejimi kurulmamıştı, sanki insanlar evlerinden koparılıp bilinmedik yerlere götürülmüyorlardı. Sanki işsizlik, açlık olgusu gözümüzün önünde değildi.
Düşünmek istemiyorduk. Erteliyorduk."
Betimlemeleri çok etkileyici, tek solukta okunabilecek bir kitaptı. Yazar ‘Açlık’ temasını çok güzel ve derin bir şekilde kitapta işlemiş. Yazım stilini Stefan Zweig’e çok benzettim.
Öncelikle hayatınız boyunca hiç açlık oyunları labirent uyumsuz gibş distopyaları okuyup izlememişseniz bu kitaba bayılırsınız. Çünkü kitabın konusu bunları böyle almışlar karıştırmışlar. Yani kitabın bu kadar abartılmasındaki sebep 1-) erkek karakter ki ben de bayıldım cidden
2-) zaten harika oldukları ispatlanmış konuların üzerinden yazılması
Bu kitabın kötü olma ihtimali yoktu. Ama abartıldığı kadar da iyi değil. Konusunu bilmeden almıştım bilseydim almak yerine PDF okurdum.
Spoiler
Bunun dışında kitabın içinden konuşmak istediğim kai nin kahpe babası öldü diye bu kadar cinnet geçirmesi şaka mı ve bu salak abisinin( ismini unuttum) bu yok beni kandırdılar yok işte gidin bulun o kızı ya sen kimsin çocuk daha iki gün önce ağlıyordun yok bana dışarıyı gezdirin yok ben kai gibi olmak istiyorum. Senin kendi kişiliğin bile yok babasının oğlu. Allahtan kai var da krallık emin ellerde. Gerçi bu da aynı şeyin dalı babası öldü diye kızı bir asmadığı kaldı o da yakındır gören sanır babası cennetlik hayır bir de kız belli ediyor sevmediğini krallığı sen evinde (sarayda) gezerkene o kız toprak üzerinde yatıp aç aç oturuyordu. Sence babanı ne kadar seviyor olabilirdi ya Allah Allah. Ya bak anlıyorum senim de sorunların var haklısın da sorunlarının sebebi de babandı yani ne diyeyim sana. Kızın ne anasını bıraktı ne babasını ne arkadaşını hala diyor sen babamı öldürdün te Allahım ya neyse yine de kaiyi seviyorum ama çaktırmayın
PowerlessLauren Roberts · Beta Byou · 2024103 okunma
Nasıl anlatsamda kitaba haksızlık etmesem diye beni düşündüren kitaplardan biri Martin Eden.
Uzun süredir kendimi bu kadar kaptırarak okuduğum bir kitap olmamıştı, ta ki Martin Eden'e kadar. Eden sayesinde pek çok duyguyu ve açlık, fakirlik, aşk, kardeş ilişkisi vb. gibi günlük hayatın içinde var olan konuları sanki ilk kez böyle şeyler duyuyormuş gibi okuyup sayfalarda kaybolmayı tecrübe ettim.
Kısaca kitabın konusunu özetleyecek olursam, pek çok insanın bir şeyler yapabilmek için hayatında beklediği dönüm noktasını Martin Eden aşık olduğu Ruth Morse sayesinde yaşıyor. Bir deniz işçisiyken Ruth'a aşık oluyor ve hiç tanımadığı, bilmediği bir dünyaya adım atıyor ve yazar olma/edebiyat yolculuğu başlıyor. Aşk için çıkılan bu yolda okudukça Martin Eden'in muhteşem dönüşümüne tanık oluyorsunuz ve insan isterse her şeyi başarır cümlesinin doğruluğunu görüyorsunuz fakat bence şunu da göz ardı etmemek gerekiyor ki Eden' in edebiyat konusunda yeteneği olmasaydı bu başarı ve dönüşümü yaşayabilir miydi, emin değilim .
#Şunu da belirtmekte fayda var : Beni bu kadar etkileyen kitap sizi hiç etkilemeyebilir. Çünkü kişileri etkileyen kitaplar genelde kişilerin hayatlarındaki bir ihtiyaca/bir noktaya dokunan kitaplardır.
Martin EdenJack London · Bilgi Yayınevi · 201992bin okunma
Bobby Sands ve Yoldaşları mart 198l'de açlık direnişine başladılar. Direnişin önderliğini Sands yapıyodu. Direnişin etkileri ve gösterilen halk desteği olağanüstüydü. Bobby Sands direnişler sürerken yapılan milletvekili seçimlerinde aday gösterildi ve 32 binin üzerinde oy alarak parlamento üyeliğine seçildi. Bu durum hükümeti, mahkümların seçilme hakkını da ellerinden almaya götürdü. Sands açlık direnişinin 66. günü 5 Mayıs 1981'de, diğer dokuz arkadaşı da onu izleyen dört ay içinde öldüler.
Direniş, aralarında bu kitabın önsözünü yazan Nobel barış Ödülü sahibi Sean MacBride'da olmak üzere geniş bir kesim tarafından özgürlük, cesaret ve insanlık onurunun evrensel simgesi olarak değerlendirildi. Basit ve çarpıcı anlatımıyla Sands, inandığı ve temsil ettiği değerlerin yaşam mücadelesini yansıtıyor. Bu kitap yürekten kopan bir çığlık, bir belge, bir uyan ve bir yüzyıl klasiğidir.
Hücremde Bir GünBobby Sands · Sosyalist Yayınlar · 199625 okunma