Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

azize

azize
@actazizee
Kendini hiçbir yere ait hissetmiyor, bilginin ve yazının dünyası hariç.
67 okur puanı
Şubat 2024 tarihinde katıldı
Kendini onların arasında çok yalnız hissediyordu. İnsanların birbirine güvenmediği, temel ahlaki varsayımın karşılıklı yardımlaşma değil, karşılıklı saldırganlık olduğu bir toplumda tek başına kalmanın ne anlama gelebileceğini düşünmemişti.
Reklam
Eğer bir şeyi bütün olarak görebilirsen, hep güzelmiş gibi görünür. Gezegenler, yaşamlar... Ama yakından bakıldığında bir dünya yalnızca toz ve kayadan oluşur. Günden güne yaşam daha da zorlaşır, yorulursun, ritmi kaçırırsın. Uzaklığı ararsın_ara vermeyi. Dünyanın ne kadar güzel olduğunu görmenin yolu, onu ay gibi görmekten geçiyor. Yaşamın ne güzel olduğunu görmenin yolu ölümün bakış açısından bakmaktan geçiyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Düşün bir kez: baktığın her yerde seninle toprağı ve havayı paylaşan hayvanlar, başka yaratıklar. Bir şeylerin parçası olduğunu çok daha fazla hissedersin.
Göbek bağları hiç kesilmeyen ruhlar var. Hiçbir zaman evrenden kopmuyorlar.
Reklam
Yaşam, dedi aşağıda, soğuk karanlıkta, kayaların arasından çabucak akıp giden ırmak.
Eğer gereksinmem olmayan şeyleri alırsam, gereksinme duyduklarıma hiçbir zaman sıra gelmez.
Mutluluk uçsuz bucaksız ormanlardadır, bomboş sahillerdeki çoşkudadır. İnsan elinin değmediği bir yerdedir, denizin diplerinde ve gürlemesindendir. İnsanları severim, ama doğayı daha çok severim... Lord Byron ⛰🌳⛰
Müzik katılım gerektiren bir sanattır, tanımı gereği organik ve toplumsaldır. Elimizden gelen en soylu davranış biçimi olabilir. Kesinlikle bir bireyin üstlenebileceği en soylu işlerden biri. Hem de doğası gereği, her tür sanatın doğası gereği, bir tür paylaşımdır. Sanatçı paylaşır, bu onun sanatının özüdür.
Değişme özgürlüktür, değişme yaşamdır. Ama artık hiçbir şey değişmiyor! Toplumumuz hasta.
Reklam
Sevgi oradaydı: Eşelenen közler gibi alevleniyordu.
Müzik dostluktan çok daha acil bir gereksinme, daha derin bir doyum duygusuydu.
Yalnızdı, her gün gördüğü onca insanın arasında boğulurcasına yalnızdı.
Bu karabasan caddesinin en garip yanı da satılık milyonlarca şeyin hiçbirinin orada yapılmıyor olmasıydı. Orada yalnızca satılıyorlardı. İşlikler, oymacılar, boyacılar, tasarımcılar, makinacılar neredeydi, eller neredeydi, yapan insanlar? Gözden uzak, başka bir yerde. Duvarlar arkasında. Dükkanlardaki herkes ya alıcı ya da satıcıydı. Nesnelere sahip olmak dışında bir ilişkileri yoktu.
480 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.