Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

A.Can

A.Can
@aecan
Çöplerin içinde rüya aradım…
Kısacası her ne şekilde olursa olsun onunla ilişkide olmak anlatılamayacak kadar zoruma gidiyordu.
Sayfa 81
Reklam
Evet, gerçek bir nefret duygusuydu bu, sadece romanlarda yazılan ve benim inanmadığım bir nefret değil, kötülük yapmaktan zevk alan bir nefret değil, saygınızı kazanmış bir insana karşı önüne geçilmez bir tiksinti telkin eden, onun saçına, boynunu, yürüyüşünü, sesinin tınısını, kollarını, bacaklarını, bütün hareketlerini sizin açınızdan iğrenç kılan, ama yine de anlaşılmaz bir güçle sizi ona çeken ve rahatsız edici bir dikkatle onun en ufak hareketlerini izlemek zorunda bırakan bir nefret duygusu.
Sayfa 79
Bazen aklıma Tanrı düşüncesi geliyor ve haddimi bilmeyip beni neden cezalandırdığını soruyorum ona. “Sabah ve akşam dua etmeyi unutmadım herhalde, öyleyse neden acı çekiyorum?” İlkgençlik yıllarımda din konusunda kafamı karıştıran kuşkulara doğru ilk adımı tam bu anda attığımı, bu adımı atma nedenimin mutsuzluğumun beni hoşnutsuzluğa ve inançsızlığa itmesi değil, ruhsal durumumun son derece bozuk olduğu ve gün boyunca tek başıma kaldığım bir sırada aklıma gelen Tanrı’nın adaletsizliği düşüncesinin yağmurdan sonra yumuşamış toprağa düşen kötü bir tohum gibi hızlı büyümesi ve köklerini salması olduğunu söyleyebilirim.
Sayfa 70

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Başıma gelen bütün felaketlerden sonra hayatta kalacağımı ve bunları sakin sakin anımsayacağım günlerin geleceğini o sırada düşünebilir miydim?
Sayfa 67
Öyle anlar olur, gelecek insana o kadar karanlık görünüyor ki, insan akıl gözlerini bu karanlığın üstünde durdurmaya korkar, aklının faaliyetini tamamen keser ve kendini bir geleceğin olmayacağına, geçmişinde olmadığına inandırmaya çalışır.
Sayfa 63
Reklam
Canım hır çıkartmak, şöyle herkese parmak ısırtacak bir şey yapmak istiyordu.
Sayfa 63
Ich dankte dem Allmachtigen Gott für siene Barmherzigkeit und mit beruhigtem Gefühl schlief ich ein. Her şeye kadir Tanrı’ya merhametinden dolayı şükrettim ve rahat bir uykuya daldım.
Sayfa 41
Benim alınyazım beşikten mezara dek mutsuz olmakmış. İnsanlar yaptığım iyiliğin karşılığını bana hep kötülüklerle ödediler, benim ödülüm burada değil orada -dedi gökyüzünü işaret ederek.
Sayfa 36
Doğuştan utangaçtım ve çirkin olduğuma inandığım için utangaçlığım daha da artardı. Bir insanın yönünü çizmesinde hiçbir şeyin dış görünüşü kadar dramatik bir etkisi olmadığına inanıyorum, aslında dış görünüşünün çekici olup olmadığına duyduğu inanç, dış görünüşden çok daha etkilidir.
Sayfa 28
İnsan hep aynı kalamaz ki; bir gün gelir değişmek gerekir.
Sayfa 17
Reklam
Yaşamınızın belli bir döneminde olaylarla ilgili bakış açınızın tümden değiştiği, o ana dek gördüğünüz her şeyin henüz bilmediğiniz öbür yüzünü size döndürdüğünü ansızın fark ettiğiniz oldu mu hiç sevgili okurum? Benim ilkgençliğimin başlangıcı saydığım böyle bir manevi değişiklik ilk kez bu yolculuğumuz esasında başıma geldi işte. Yalnız olmadığımıza, yani ailemizin bir toplum içinde yaşadığını, bütün olayların yalnızca bizim çevremizde dönüp durmadığını,bizimle hiçbir ortak yönleri olmayan, bizim için kaygı duymayan ve hatta bizim varlığımızdan haberleri bile olmayan insanların da bir yaşamı olduğunu ilk kez açıkça düşünüyordum. Kuşkusuz bunların hepsini eskinden de biliyordum; ama şimdiki kadar bilmiyor, bilincine varmıyor, hissetmiyordum.
Sayfa 18
Tanrı’nın gazabı! Bu alelade ifade ne kadar şairane!
Sayfa 10 - Türkiye İş BankasıKitabı okudu
Kupa arabasının ve yaylının gövdesi bozuk yolda zıplamaya başlıyor, geniş yolun iki yanındaki akağaçlar birbiri ardından hızla yanımızdan geçiyor. Hiç üzgün değilim, akıl gözüm geride bıraktıklarıma değil, beni bekleyenlere dönük. O ana dek belleğimi doldurmuş kötü anıları çağrıştıran şeylerden uzaklaştıkça anılar gücünü yitiriyor ve yerlerini hızla yaşamın güç, tazelik ve umut dolu duygularına bırakıyor.
Sayfa 1 - Türkiye İş BankasıKitabı okudu
Gerçeğin buzdan ülkesinde yapayalnız kalan yürek , hayatta kalabilmek için yalanları bile özleyebiliyormuş kimi zaman ...
Bir adamın, saçlarından tuttuğu kadını sürükleyerek götürmesi gözlerimin önünden hiç gitmiyor. Kaldırım kenarına oturmuş, elindeki bıçakla önüne yatan karısının vücudunu onlarca yerinden kesen adam da öyle. O kadınların çaresizliği kalbimde ağır bir yük oluyor. Sanayi devriminde kurban verilmiş çocukların çaresizliğiyle doluyor hayatım. Ne kadar direnebileceğimi bilmiyorum. Kapıda birikmiş kötülük, çok içerilerde bir yerde sakladığım küçük masumiyetlerimi istiyor. Gözlerimden uyku akıyor uyuyamıyorum. Uyuya kalırsam, o kadınları unutuvereceğim diye çok korkuyorum.
Elimi tut. Elimi tutmazsan ben on yaşıma düşerim. Bunun için tut elimi. On yaşıma, çocukluğumun karanlıklarına, uykudan başımın yana devrilmesine düşmeyeyim diye.
Reklam
Yakama yapışan cümleleri yazdım. Bir cümle insanın yakasına yapışır mı demeyin, yapışır. Gördüklerimi, hatırladıklarımı, sayıkladıklarımı, unuttuğumu sandıklarımı, gözlerimi kapatır kapatmaz zihnime üşüşenleri yazdım. Aklıma ilk geldikleri halleriyle yazdım cümleleri. Bir küçük gazete haberini, bir film sahnesini, yolda gördüğüm insanları yazdım. Çoktan kabuk bağladığını düşündüğüm yaralarım vardı. Yanılmışım. Yazmaya başlayınca onlarda bir bir sızlamaya ve bazen kanamaya başladı. En çok tekrarladıklarım, en çok ihtiyaç duyduklarımdır. Bundan öte bir amacım yok.
- Ben ne yapmalıyım? - Mezun ol dedi annem.