Akıllara durgunluk veren şeyler okudum bu kitapta. Kitabı haliyle yarıda bırakmak zorunda kaldım. Tecavüz, cinayet, hırsızlık ve daha niceleri…
Bu kadar çok okunan bir kitabın her sayfasını çevirirken diğer okuyanlar nasıl okudu ve nasıl beğendi diye düşünmeden edemedim.
Kinyas ve KayraHakan Günday · Doğan Kitap · 202227bin okunma
Yazıldığı dönemi ile birlikte düşünüldüğünde harika bir kitap. Yer yer kendimi tutamayıp kahkahalara boğulduğunu oldu. Muhsine’nin tavırları yaşadıklarını abartarak anlatması çok hoşuma gitti. Ayrıca yakın zamanda YouTube’de Tarih Obası kanalında Ceren Sungur da sesli kitap olarak okudu Gulyabani’yi. Oradan da dinlemenizi tavsiye ederim.
GulyabaniHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910,8bin okunma
Tolstoy bence hayatının büyük bir bölümünü insanları izleyerek geçirdi. Yoksa kendisinden yüzyıl sonra yaşamış benim hislerimi bu denli yansıtmasının başka bir açıklaması olamaz.
İlkgençlik yıllarının-ergenliğin- kendi içindeki karmaşasının, kardeş kıskançlığının ve en önemlisi ebeveynlerinin kusursuz olmadığını fark etmenin verdiği hisleri yazarken bana yaşattı. Okurken kendimi her daim hikayenin içinde sanki bir film seyrediyor gibi hissettim.
Okuyup şans verilmesi gereken bir kitap.
İlkgençlikLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20212,387 okunma
Evet, gerçek bir nefret duygusuydu bu, sadece romanlarda yazılan ve benim inanmadığım bir nefret değil, kötülük yapmaktan zevk alan bir nefret değil, saygınızı kazanmış bir insana karşı önüne geçilmez bir tiksinti telkin eden, onun saçına, boynunu, yürüyüşünü, sesinin tınısını, kollarını, bacaklarını, bütün hareketlerini sizin açınızdan iğrenç kılan, ama yine de anlaşılmaz bir güçle sizi ona çeken ve rahatsız edici bir dikkatle onun en ufak hareketlerini izlemek zorunda bırakan bir nefret duygusu.
Bazen aklıma Tanrı düşüncesi geliyor ve haddimi bilmeyip beni neden cezalandırdığını soruyorum ona. “Sabah ve akşam dua etmeyi unutmadım herhalde, öyleyse neden acı çekiyorum?” İlkgençlik yıllarımda din konusunda kafamı karıştıran kuşkulara doğru ilk adımı tam bu anda attığımı, bu adımı atma nedenimin mutsuzluğumun beni hoşnutsuzluğa ve inançsızlığa itmesi değil, ruhsal durumumun son derece bozuk olduğu ve gün boyunca tek başıma kaldığım bir sırada aklıma gelen Tanrı’nın adaletsizliği düşüncesinin yağmurdan sonra yumuşamış toprağa düşen kötü bir tohum gibi hızlı büyümesi ve köklerini salması olduğunu söyleyebilirim.
Öyle anlar olur, gelecek insana o kadar karanlık görünüyor ki, insan akıl gözlerini bu karanlığın üstünde durdurmaya korkar, aklının faaliyetini tamamen keser ve kendini bir geleceğin olmayacağına, geçmişinde olmadığına inandırmaya çalışır.
Ich dankte dem Allmachtigen Gott für siene Barmherzigkeit und mit beruhigtem Gefühl schlief ich ein. Her şeye kadir Tanrı’ya merhametinden dolayı şükrettim ve rahat bir uykuya daldım.
Benim alınyazım beşikten mezara dek mutsuz olmakmış. İnsanlar yaptığım iyiliğin karşılığını bana hep kötülüklerle ödediler, benim ödülüm burada değil orada -dedi gökyüzünü işaret ederek.