Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
363 syf.
·
Puan vermedi
Merhabalar Talebe, yazarın gerçek hayat öyküsü. Mormon inancında bir ailede doğan, küçük bir kasabanın dışında, bir dağ eteğindeki evde büyüyen bir kızın anıları. Tara, ağabeyinin teşvikiyle girdiği sınavı kazanıp üniversite eğitimi alma imkânı bulmuş. Sonrasında gerçek dünyayla, gerçek ancak Tara'yla tanışabilmiş. Aşırı dindar hatta bence yobaz bir aile, ruhsal açıdan dengesiz bir baba, şiddet eğilimli korkunç bir ağabey, tehlikelerle dolu, okulsuz, hastanesiz, ilaçsız bir hayat. Başlarda yazarın kalemini sevmediğimi hissettim ama ikinci bölümden itibaren anlatım da anlatılanlar da beni içine çekti. Belki başlarda küçük bir kızın bakış açısı ve algısıyla anlatıldığı için durgun gelmiş olabilir. Ama üniversite ve sonrası muazzamdı. Tara'nın babasından, her şeye rağmen, babam diye bahsederken annesinden kitap boyunca anne diye bahsetmesi dikkatimi çekti. Dehşetle, korkuyla, öfkeyle okudum. İçim acıdı, gözlerim doldu. Duygudan duyguya savruldum. Çok etkileyici bir kitaptı. Bize ulaşmasında emeği geçen herkese ve çevirisini yapan sevgili
Duygu İnci Bozbıyık
Duygu İnci Bozbıyık
'a teşekkürler. Sevgiyle kalın .
Talebe
TalebeTara Westover · Domingo Yayınevi · 20193,136 okunma
İnsan nefsi eğitilmelidir. İnsan nefsi, daha çocukken terbiye edilmeli ve kendine hükmedecek olgunluğa erişmelidir. Öğretimi değil, eğitimi esas almalı ve ahlâkî olgunluğa erdemli oluşa erişmelidir. Bunları bize saatlerce durduğumuz, asıl evimiz olan eğitim yuvaları değil; içinde binlerce emeği, göz yaşını çabayı barındırıp bizlere bir şeyler eklemek isteyen öğretmenlerimizle yaparız. Onlar sadece aile değil, onlar aynı zamanda rehber... Değil el kaldırmak, önünde ayak ayak üstüne atmanın bile kişiye de emeğe de büyük saygısızlık olduğu bir bakış açısı kazanılmalı. Doktorun da mühendisin de hakimin de mevkisi, senelerini atanmakla geçirmiş küçük bir çocuğa aile olan öğretmenin ellerinden geçer. Herkes bulunduğu konuma nasıl geldiğine değil, eğitimcisinin emeğine ve onun erdemine bakmalı. Herkes okumamalı, herkes değerli öğretmenlerimizin zamanından da canından da çalmamalı...
Reklam
Çocukların eğitimi kilden eşya yapmaya benzer. Aile çocuğuna istediği şekli verebilir ama yaptığı şey bir kez fırınlandı mı artık değiştirilemez
Yalnızlık, insanlarla olmaktan üstündür. Lakin konu aile bireylerinin eğitimi olunca, onlarla ilgilenmek için yalnız kalmaktan feragat etmek lazım gelir.
Basit bir eylemdir nefes almak. Bu eylemi bilinçli olarak yapmayız, nefes almak aslında hayata icabet etmekten ibarettir, fakat aynı zamanda –ve yine bilinçdışı düzlemde– tetikte olmamızı, etrafta tehlike, yiyecek, aile bireyleri veya olası bir eş olup olmadığını kontrol etmemizi sağlar. Tek bir nefeste bütün dünyayı tahlil ederiz. Evreni tahlil
Sayfa 99 - Metis BilimKitabı okudu
‘‘Çocukların eğitimi kilden eşya yapmaya benzer. Aile çocuğuna istediği şekli verebilir ama yaptığı şey bir kez fırınlandı mı artık değiştirilemez.’’
Reklam
Bedriye Atsız, Almanya'ya Gidiyor: Yağmur Atsız Almanya'ya gidişlerini şöyle anlatıyor: "1959 Yılı'nda Annem, eşi Atsız'la arasındaki şiddetli geçimsizlik dolayısıyla, zamanın Maarif Vekili (Millî Eğitimi Bakanı) ve yakın gençlik arkadaşı Tevfik İleri'den kendisini yurtdışında bir göreve tâyin etmesini ricâ etdi. O da Bonn Büyükelçiliği'ne bağlı Talebe Müfettişliği ve Kültür Ataşeliği'ne Muâvin olarak gönderdi. O sıra asıl Müfettiş, Âile Dostumuz Adnan Ötüken'di. Annem 'adam olmamız için' yanına beni ve küçük kardeşim Buğra'yı da aldı... Gidiş o gidiş..." (Yağmur Atsız 2005: 10). Atsız'ın 26 Eylül 1958'de Fahrettin Kırzıoğlu'na yazdığı mektupta ise şöyle bir kayıt var: "Bedriye ve Buğra, Almanya'dan döndüler. 18 Eylül'de, Buğra'nın mektebi başladı." (Hacaloğlu 2013: 53). Tevfik İleri'nin ikinci defa Millî Eğitim Bakanlığı 13 Nisan 1957-25 Kasım 1957'dir. Demek ki Almanya'ya gitmek için teşebbüs 1957'de yapılmış ve muhtemelen 1957 güzünde Almanya'ya gidilmiştir. Belki de başlangıçta Yağmur beraber götürülmemiş ve o ancak 1959'da annesi ile kardeşine katılmıştır. Yine de Deliorman'ın, Atsız'dan naklettiği cevabı, yıllar sonra hatırlayıp yazdığını göz önünde bulundurmak ve tırnak içinde verilen cevabın, Atsız'ın bire bir sözleri olduğunu düşünmemek gerekir.
Cassian'a döndü."Savaş eğitimi alırken bir Illyria savaşçısıyla tanışmasaydım,gücün, esnekliğin, onurun ve bağlılığın gerçek değerini asla bilemezdim." Cassian'ın gözleri parladı. Rhys bu kez Azriel'e döndü. " Bir gölgeokuyanla tanışmasaydım, aslolanın içinde doğduğun aile değil, edindiğin aile olduğunu öğrenmezdim. Aslolanın bütün dünya umudunu kesmesi söylerken bile umut etmek olduğunu bilmezdim." Azriel eğilerek teşekkürlerini sundu. Rhys kuzenine döndüğünde Mor çoktan gözyaşlarını koyvermişti. "Kuzenimle karşılaşmadım, en karanlık cehennemde bile bir ışık bulunabileceğini asla öğrenmezdim. Zalimliğin içinde bile iyiliğin serpilip büyüyebileceğini."
Sayfa 666 - RhysandKitabı okudu
288 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Gönül Muhasebesi?
*evet yine spoiler içerir :') Öncelikle bu kitabı daha iyi anlayabilmemiz için buraya şu deneyi bırakıyorum: youtu.be/RQVB9ML8p_8?si=... ..... Olimpos Yayınları, 5. Baskı (Kasım 2022) Kitabımız, Bireysel Psikoloji'nin kurucusu Alfred Adler'e (1870-1937) aittir. Freud ile Viyana Psikanaliz Topluluğu'nu
İnsanı Tanıma Sanatı
İnsanı Tanıma SanatıAlfred Adler · Olimpos Yayınları · 20214,404 okunma
408 syf.
6/10 puan verdi
·
78 günde okudu
Gustave Flaubert kendi döneminin ahlakî, toplumsal, ikircikli portresini bu romanda kadın karakter Emma Bovary üstünden verir. Emma orta sınıf sayılabilecek bir çiftçinin kızı olarak dünyaya gelir. Annesi kardeşinin doğumunda ölür; baba karısı ve doğmayan çocuğunun yasıyla bir zaman yaşar. Bir müddet sonra Emma 'yı dini eğitimi baskın
Madam Bovary
Madam BovaryGustave Flaubert · Can Yayınları · 202233,2bin okunma
Reklam
.... Psikopati Kişilik Bozukluğu Nedir? Psikopati, kişinin duygusal empati eksikliği, başkalarının duygusal ve fiziksel zararına kayıtsızlık, sosyal normlara uymama ve manipülatif davranışlar sergileme gibi özelliklerle karakterize edilen bir kişilik bozukluğudur. Psikopati, klinik olarak “antisosyal kişilik bozukluğu” altında sınıflandırılmıştır.
80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Kıymetli arkadaşım Fatih Furkan Kasap'ın ilk mücevheri, son olmayacağının da bu kitabı okuyunca farkına vardım. Kitapta felsefenin ve psikolojinin diyaloglar arasına müthiş işlenmesinden tutun da, varoluşçuluk, aile eğitimi, travmalarımız vb. gibi konular hakkında değindiği ince detaylara kadar her şey, her cümle insanın içine dokunuyor, uzun uzun durup düşündürüyor. Bu yüzden 75 sayfalık kitabı okumam belki de bu kadar uzun sürdü :) Furkan bir sayfayı bana bazen beş kez falan okuttu diyebilirim :) Erdal ve Emel'in tanışmasından sonra beraber konuşmalarıyla, ilgili oldukları konularla alakalı tartışmalarıyla devam ediyor kitabın 3/4'ü. Sonrasında ise bazı duygusal meseleler araya girince ikiliyi başka türlü okumaya başlıyoruz. Bir hayat, sorular, anlam arayışları, seçimler, iyiliklerimiz, şeytani yanımız ve bir tutam da aşk. Beni bir yığın soruyla bırakan bir hikaye. Bazen diyalogları okurken kişileri karıştırdığım oldu sadece. Bazen de bazı cümleleri anlamakta zorluk yaşadım. Karakterleri kafamda oturtmakta kolay olmadı. Bunun haricinde Furkan'a benimle kitabını paylaştığı için, bir yazarla yazdıkları hakkında karşılıklı oturup tartışma fırsatı yarattığı için, beni bu sürece dahil ettiği için çok teşekkür ederim. Kendisini ilerde adım attığım her kitapçı raflarında görmek istiyorum. Başarıları daim olsun :)
Konuştuğun Zaman Kaybedersin
Konuştuğun Zaman KaybedersinFatih Furkan Kasap · Tilki Kitap · 202310 okunma
Çocuğunuzla en çok zorlandığınız en çok kısır döngülere girdiğiniz konulara bakın. Ödev sorumluluğunu almaması mı? Yemek hususu mu? Tuvalet eğitimi mi? Uyku problemi mi? Akran / kardeş ilişkilerindeki problemler mi? Vb …. Bunlar aktarım yaptığınız, tetiklendiğiniz yerler için size ipucu niteliğinde olabilir. Bunlar sizin çocukken en çok incindiğiniz yerler olabilir. Haklılığınıza en çok inandığınız, değişime en çok direndiğiniz ya da değişmekte en çok zorlandığınız konulara bakın. Bu hususlarda bilinçaltınız, sizin kişisel geçmişinizle ilgili bir şey anlatmaya çalışıyor olabilir.
Bir genç kızı seven ve en baştan onunla evlenmeye karar vermiş bir genç adam, kızın ebeveyni hakkında, sağlık durumları hakkında, ser­vetlerinin kaynağı hakkında bilgi toplamayı reddedecektir. Bu servetin kaynağının şüpheli olduğu ispatlansa bile hiç umursamaz! Bir genç kız niçin atalarının kusurlarından so­rumlu tutulsun? Tam aksine, kendisini rahatsız eden bağ­lardan, bedensel duyuların yarattığı sürpriz ve tecrübesizlik sonucu verilmiş sözlerden kurtulmaya çalıştığında, en uzak atalara kadar uzanan aile sorumluluğu meselesinde acıma­sız bir tutum takınır .
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.