Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ali

Ali
@alim21903
Sıkı Okur
İlgi Bilgi Sevgi :) MKA
Geçip Gidiyor
Aranız mı bozuk diyorlar Aramız yok ki bozulsun Göçebe bir takvimden alıyorum günlerimi Sen pazar gibisin Ben cumartesi Sendeysem geride kaldım demektir Bendeysem, yoksun
Reklam
Ve bir mavi şarap gözlerindeki Musiki gölgelerinde yorgun Sen hep öylesine güzel sevdalım Ben sana Allahsızcasına vurgun
Saygın bir şey çıkabilir mi bir dükkândan?" diye sorar Cicero, "namuslu bir şey üreyebilir mi ticaretten? Dükkân denen yerlerin hiçbiri insan onuruna yakışmaz, [...] tüccarlar yalansız kazanç elde edemez çünkü ve yalandan daha utanç verici ne olabilir! Öyleyse emeklerini ve zanaatlarını satan herkesin yaptığını adi ve aşağılık meslekler olarak görmeli zira her kim ki para karşılığı emek veriyorsa kendini satıyor ve kendini köle seviyesine düşürüyor, demektir."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
El işçiliği yapanlar asla kamu görevlerine yükseltilmez ve bu da yerinde bir uygulamadır. Çoğu tüm gün oturarak çalışmak zorunda olan hatta bazıları sürekli ateş karşısında yüksek sıcaklıklara maruz kalan bu insanların bünyelerinin bozulması kaçınılmazdır ve çok zordur ki bundan zihinleri de etkilenmesin.
Fransa seçim komedisi
Odun kafalı, eşek kulaklı seçmenlerin karşısında, palyaço kılıklarına bürünmüş burjuva adaylar siyasi özgürlükler dansı yaparken başlarını kıçlarını bin bir vaatle dolu seçim bildirgelerine silecek ve gözyaşları içinde halkın çektiği sefaletten, davudî bir sesle de Fransa'nın zaferlerinden söz edecekler ve seçmen kelleleri de hep bir ağızdan, avazları çıktığı kadar anıracak: A-ii!
Reklam
Tanrıya son sözümü söyledim: Terbiye borcum yok dünyaya...
Yalan tanrısıyla seviştim. Beyni bir balon gibi inip çıkıyordu. İnleyerek inip çıkıyordu üstümde. Ona oral seks bile yaptım ama zevk almıyordu zedeliyordu. benden. Rüya duvarlarımı Yalan tanrısıyla seviştim çünkü............... unuttum.
Ne olur, bana en güzel yalanı ver. Bir an için hiç bitmeyeceğini sandığın bir yalan. Çünkü en gerçeği, en sahicisi bu... Ay ışığı ulurken balkondan düşürdüğün terlikleri toplayacağım. Kırık fayanslarına takma kirpiklerimi takacağım. Sana ait olan bir yalan daha bulacağım. Bir düşü süsleyebilecek kadar gerçek olacak ya da bir gerçeği yok edebilecek kadar yalan...
İri, güçlü, kimyasal yalanlar dökülüyor yürüdüğüm sokaklara.Amacı ne sevindirmek ne de üzmek olan yalanlar. Kimsenin sırtını ağrıtmayan, kimsenin mumlarını yatsıya kadar yakmayan yalanlar. Biraz önce bir falcıdan çıktım. Sol avcumda yalan, sağ avcumda seni gördü. Elimi ona uzatır uzatmaz, birkaç iyi dilek yuvarlandı yere. Hani şu "kendine iyi bak" "lütfen mutlu ol" sözcükleri. Falcı üzgün bir sesle " bu aşk seni yalancı yapmış" dedi. Şimdi gel de bozabilirsen boz bu büyüyü... Nasıl anlatılır bilmiyorum, belki de hiç konuşmamak lazım. Kalem kutularımı asfalta döküp, sinek vızıltısı çıkaran panolara doğru yürüdüm. Amacım unuttuğum bir gerçek varsa onu hatırlamaktı. Işık dolu kafeslere yaklaştım. "Ben özgürüm, ben yalancıyım, ben pisim...... iyi çalışmalar Türkiye."
Sahipsiz bulduğumuz her konuşmayı, her anıyı, her susuşu yalan yapıp içimize doldurduk. Aradığımız neydi bilmiyorum. Bu o kadar da önemli değildi. Sevimli, aşık, çekingen korkuluklar gibiydik. Gerçek denilen kötü kokulu kargaları kovuyorduk.
Reklam
Sakın üşütme. Sakın yaşlanma. Sakın yıkılma. Sakın, sakın, o güzel ruhunu ayaza tutma. Tahtadan defterler yap, deniz kabuklarından kutular, şiirin yetişemediği müzikleri duymak için kalbini yastığın altına koy. Senden çalındıkça çoğalan hayatı, gözyaşlarından çıkardığın mutluluğu anlat. Gözlerindeki aşkı değdir parmaklarının biçimlediği her rüyaya. Senden bana ulaşan rüzgarın da adı bu olsun... Bana içeriyi bilmiyorum diye daha çok kız, ama n,olur daha güzel kız.
Ne zor, yazarak anlatmaya çalışmak sustuklarını. Demek takvim yapraklarıyla saçlarını keseceklermiş. Bir gün, ateşin onları iyileştirdiğini unutarak ellerini de yakacaklar. İyi ki unutacaklar, en iyi bunu becerirler. Hep unuturlar ve bu yüzden hiç utanmazlar. Şiir yok demiştim. Ama benim için haykırmak istediğim bir şiirsin. Yazamadığım. koklayamadığım, yetişemediğim bir şiir. Her aşka bir kırmızı ruj düşer. Hapishaneye, duvarlara, kalemlere, iç çekişlere, sana, bana, onlara...
Hayatın suçu diye geçiştirdiğimiz bütün ihanetler biz değil miyiz? Sevdiğin resimlerin. sevdiğin kitapların, sevdiğin kadınların düşmanı. Bu yüzden seni üzmenin bir yolunu hep bulacaklar. Sana iyi şeylerden bahsetmek istiyorum. İyi olan şeyler. İyi ve uzun olan. Bizi sevgi dolu ve güçlü yapan şeyler. Gülmeyi yeni öğrenen bir çocuk gibi acemiyim. Sana anlatacak doğru dürüst bir gerçek, ya da avutacak kadar güzel bir yalan bulamıyorum. Sadece seni hayatımda üç kez görmüş ve unutamamış olabilirim. Sadece seni sevmiş olabilirim........
"Çıkış yok..." diyorlar. karar verilmiş bir kere.... Her sabah o köşeleri dönemiyorum. Kollarıma tırmanan şiirleri kovuyorum; "hiçbir işe yaramıyorsunuz, rahat bırakın..." diye inliyorum. Avukat isimleri soruyorum. Çıkarsa bu şarkıyı ona dinleteceğim diyorum. Her kızgınlığa senin adınla başlıyorum. Kokulu çiçekler alıyorum ama hep aşktan yaralı birilerine veriyorum. Yaşadığı tüm haksızlıklara rağmen hala insanları sevmeyi beceren tek arkadaşım o mu acaba diyorum. Ablan "o iyi" dedikçe kana kana kahve içiyorum. Yooo, ağlamıyorum.
125 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.