Gökyüzünü delen bir mızrak gibi dimdik duruşuna baktım. Ona erişecek sözcükleri bulamıyordum. Belki de öyle sözcükler yoktu zaten. Boz kumlar, boz gökyüzü ve ağzım, hepsi kupkuru ve çıplaktı. Her şeyin sonu gelmiş gibiydi.
Asla yağmur yağmayacak bu yerde gökkuşağı görme arzusuna kapıldı birden. Böyle arzuları bastırmalıyım, diye düşündü. Beni zayıflatırlar. Artık zayıf olma lüksüm yok.
Yazarın dili gerçekten çok güzel. Kirke'yi de beğenmiştim ama ortada duygusal bir durum olması daha etkileyiciydi. Ayrıca sonu bilinen bir hikayenin bu kadar içine çekmesi müthişş. Okuma deneyimi olarak efsaneydi bir sürü alıntı paylaşmak istiyorum ama spoiler olacağı için kendime saklayacağım. Yazarın sade bir dille ifade ettiği yerler bile o kadar akışa uygundu ki tüm duyguları alabildiğimi düşünüyorum. Bir gün tekrar okuyacağıma eminim
Elleri doğuştan hissiz bir insan gibiyim... Günün birinde onlara hissetme yetisi dayatıldı. Bu düşünce zihnini kapladı.Ve diyorum ki: "Bakın! Ellerim var!" Ama çevremdeki herkes, "El ne demek'?" diyor.