"Beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum, ben Van Gogh'un resmi değilim, öldükten sonra beni müzeye koyamazsınız, beni tanımalısınız ki benden bahsedin."
"Ne büyük acı ki, topluma yön verecek olan yazarlar, kendi kendilerinin bilincinde değiller. Dünyanın ve dünya yazınının ne olduğunu bilemiyorlar. Bunlar daha mahalle ve gün kadını."
"Tezer Özlü'yü anlamak için, stadyumlardan ve ekranlardan fışkıran 'En büyük türkiyah! başka büyük yok!' inlemelerinin dışında bir yerlerden de ülkeyi seyretmek gerekiyor. Türkiye, aslında âşığı olduğu bu topraklar acılarına acı katmıştır Tezer'in. Din kökenli ilkellik, resmî ideolojinin sarmalında özgür aklı boğmuştur bu ülkede. Buyurgan, yasakçı, ataerkil toplumun yatışmak bilmez gizli şiddeti, sadece on yılda bir sıkıyönetim dönemlerinde değil, sivil yönetimlerde de insan ilişkilerinin tüm alanlarını kaplamış, yurttaşların tümünü hasta etmiş, cehenneme çevirmiştir yaşamı. Hele Tezer gibi kozmopolit kültür sahibi insanlarınkini."
"Hayatı planlamaya ne kadar gayret edersek edelim, bunun dışında kalan bir yanımız muhakkak ki bulunur. Bazen şunu amaçlayıp bunu murat edebiliriz. Fakat bir an gelir, bazen tasavvur ettiklerimizin, bazen de yapageldiğimiz şeylerin büsbütün dışına taşmış olmaz mıyız?"
"Büyük düşünür ve sanatçılar eserlerini yazarken kimseye cevap vermek ihtiyacını duymaz, başkalarını ikna gayretinden de bir o kadar uzak dururlar. Onlar kendi bestesini yapar gibi, ya da şarkısını söyler gibi yazarlar. Ayrıca alelâde okuyucudan ziyade, kendilerini anlayacak ehli vukuf bir zümreye hitap ettiğinin şuuru ile hareket ederler. Yaptıkları işin, ortaya koydukları sanatın kuşkusuz onlar da anlaşılmasını beklemez değildirler. Fakat unutulmamalı ki onlar sadece kendileri ile yarışır, her yeni eseri ile de gene kendilerini aşmak isterler. Yüksek sanatın ve düşüncenin kimselere itiraf edilmemiş bu yanı, sanatçıların içinde bir sır gibi saklı durur. O tür sanatçıların ve düşünürlerin yaşama iradesi, ya da haiz oldukları hayat hamlesi buna bağlıdır demek yanlış olmamalıdır."
"Unutulmamalı ki edebî eserlere asıl vücut veren husus, sanatçının estetik algılamasında yatmaktadır. Sanatçı bu yanı ile eserlerine şekil verir, onu kurar ve inşa eder."